Alman Edebiyatının ölmeden önce okunması gereken 1001 kitap listesinde olan ve dünya da okunması en zor kitaplar arasında ilk üç sırada yerini almış olan bu muazzam eseri iki kere okudum.
İlk okumam da yarıda bıraktım fakat ikinci okumam daha verimli oldu.Bir kere daha okunmayı hakettiğini ve bu okumadan sonra okumanın daha da verimli olacağını
Hayatın neler getireceğini bilemiyor insan...Nelerle karşılaşacağını karakterinde kişiliğinde nasıl rol oynadığını ve senin karşına çıkanların seni nasıl değiştirdiğini ve hayatın nasıl kendine sımsıkı bağladığını tahmin edemiyor insan...
O yüzden yaşananları akışa bırakmak, anı yaşamak, yaşadığın andan zevk almak ve hayata güvenmek en
Bir Japon Edebiyatı ile geldim bu kez uçak hızıyla.Hem de ne hız,bir gün de bir bakmışım göz açıp kapayıncaya kadar bitmiş.
Fevkaledenin fevkinde öyle mi diyorlardı tıpkısının aynısı...
İtiraf edeyim ki ilk kez yorumları okumadan,kitabı ve yazarı araştırmadan siparişini verdiğim bir eser.Beni cezbeden,hayatımda tutuklu kaldığım iki şeyin bir yerde birleşmesiydi.Kedi ve kitap...
İyi ki de bu kitabı almış okumuş ve keşfetmişim diyorum tüm samimiyetliliğimle.
Kitaplarla ilgili sırları,kitapların önemini,insana kattıklarını, kedinin dilinden okuyoruz büyük keyifle.Üç labirentte karşımıza çıkan eleştirilere şahit oluyoruz.
Ve kitapta ki ölen bilge dedenin torununa kitapevinde söylediği bir sözle bitirmek istiyorum.
"Kitap okumak dağa tırmanmak gibidir.Dağın zirvesinden manzarayı izlemek,kitaptan alınan hazdır."
On yaş üstü kitap okumayı sevmeyen çocuklarınıza okutmanızı öneririm.Mutlaka faydası olacaktır.
Kitaplar sizden gitmesin.Hayvan sevginiz içinizden eksilmesin aksine her geçen gün kat kat çoğalsın.
Seslendiğim sokak derin izler bırakıyor okurun zihninde...
Zaman tüneli yaşar gibi 1930 yılları ile 1960 yılının sonlarından üç ailenin savaş esnasında yaşadıklarına tanık oluyoruz.
Savaş sonrası hayatlarının nasıl değiştiğini,arkadaş ilişkilerini,ölüm ve yaşam arasında ki gel gitleri okurken de bol bol sorgulamalar içinde buluyoruz kendimizi.
Aslında bizden bir hikaye...Çok tanıdık...
Siyasal suçlardan kamplara gönderilen aile fertlerinin geride bıraktıkları kırık kalplerin bir daha birleşememesi,bir araya getirelememesi ve yaş alınsa dahi yine geçmişin kafa da sorgulanması ve huzur bulunamaması.
Hayatını toparlamaya çalışırken tekrardan karışması birbirine girmesi,dağılan ve bir araya gelmeyen ve gelmeyecek hayallerin anlatılması muazzamdı.
Ve duyulan özlem, yaşanılan anıların bulunduğu sokak hiç unutulmuyor.Nereye giderlerse yine aynı sokağa yıllar geçse de geri dönülmesi de çok etkileyiciydi...
Bir Macar edebiyatıydı okuduğum tavsiyemdir.
Katalin SokağıMagda Szabo · Yapı Kredi Yayınları · 2022429 okunma
Sevmeyi beceremeyen kadınlara Aşk dediniz,
Sizi seven kadınların aşkı burnundan getirdiniz..
Teninize dokunana kadının dibi,
Yüreğinize dokunana cahil dediniz…
Umurunda olmadığınız kadınlara uzun cümleler kurdunuz,
Gece elinde telefonla uyuya kalan kadınlardan sesinizi esirgediniz..
Sizi üç gün dünyasına sığdıramayan kadınlarla hayal kurup,
Size ömrünü adayacak kadınların hayallerini yıktınız..
Kapısında pas pas olduğunuz kadınlar uğruna,
Kalbine sahip olduğunuz kadınları kırdınız..
Velhasıl kelam ,
Sizi sevebilecek kadınları üzdünüz beyler, kırdınız, eksilttiniz…
Aslında siz Aşkı hiç hak etmediniz…
Alıntı