Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Emre

Emre
@EskiAhit
Okur
Налшык
10 okur puanı
Mayıs 2024 tarihinde katıldı
Sabitlenmiş gönderi
Müzeyyen Abla'nın o samimi sesi. "Bir ihtimal daha var, o da ölmek mi dersin..." Yine buruk bir mutluluk duygusu, yine derinlerde uyanan o mahcubiyet. Evet mahcubiyet, neden derseniz bilmiyorum.
Reklam
Hayatta istediği hemen hemen her şeye kavuştuktan sonra, varlığının hiçbir anlama gelmediği sonucuna varmıştı; çünkü her şey her gün aynıydı. Böylece ölmeye karar vermişti.
Emre tekrar paylaştı.
Hayvanlar değil,Tecavüzcüler uyutulsun!
Barınak diye bir yer var ! mültecilere ota b*ka çiçeğe , o kadar bütçe ayrılıyor ya , Alırsın barınağa Devlet'in Veterinerine verir kısırlaştırırsın, Mamasını da koyar önüne bakarsın, Yap bunları! O zaman çocuklarımızda güvende olur bu canlar da,Sen Allah'ın yarattığı cana!Nasıl olur da kıyarsın? Hangi vicdanla!

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Güneş açıp da çocuklar oyun oynamak için sokaklara çıktıklarında, ne kadar güzel bir gün diye herkes umutlandığında ben kendimi çok kötü hissederdim; benim bir türlü katılamadığım bir coşkunluk gösterisini haksızlık olarak düşünürdüm.
Kendilerini normal sanıyorlar, çünkü hepsi hep aynı şeyleri yapıyorlar. Ben de işte, onların kuyusundan içmiş numarası yapacağım.
Reklam
Sana bir öykü anlatacağım, dedi Zedka..
Çok güçlü bir büyücü, bütün bir ülkeyi yok etmek ister, o ülke halkından herkesin su çektiği bir kuyuya sihirli bir madde atar. Kuyunun suyunu kim içerse delirecektir. Ertesi sabah, herkes kuyudan su çekip içer, hepsi de delirir. Yalnızca kraliyet ailesi, kendilerine ait özel bir kuyudan su çektiklerinden, sihirbaz da o kuyuyu zehirlemeyi beceremediğinden , delirmezler. Tabii kral çok kaygılanır, halkının sağlığını ve güvenliğini sağlamak için bir dizi emir verir. Ancak polisler ve müfettişler de halkın içtiği sudan içmiş olduklarından, kralın emirlerini saçma bulur, uygulamazlar. Ülkede yaşayanlar kralın emirlerini duyduklarında onun çıldırdığına inanırlar, hep birlikte şatosunun önünde toplanıp tacını ve tahtını bırakması için gösteriler yaparlar. Umutsuzluk içindeki kral tahtından inmeye hazırlanırken kraliçe ona engel olarak der ki: 'Gel, biz de o kuyunun suyundan içelim, o zaman biz de onlar gibi oluruz.' Ve öyle yaparlar: Kral ve Kraliçe de cinnet suyunu içip anında saçma sapan konuşmaya başlarlar. Bu durumda halk taşkınlığından dolayı pişman olur; öyle ya madem kral bu kadar bilgece konuşuyor, onu alaşağı etmenin bir anlamı yoktur. Ülkede barış ve huzur yeniden hüküm sürer, bu halk komşularından epeyce farklı bir hayat tarzı benimsemiştir, ama kral ölümüne dek ülkesini yönetebilmiştir.
Emre

Emre

, bir kitabı okumayı düşünüyor
Boş Kayık
Boş KayıkOsho
8.8/10 · 409 okunma
Kendi dünyasında yaşayan herkes delidir.
"Kendi dünyasında yaşayan herkes delidir. Şizofrenler, psikopatlar, manyaklar. Yani başkalarından farklı olanlar." "Yani, senin gibiler mi?" Zedka soruyu duymazdan gelerek devam etti: "Öte yandan bir Einstein var, zaman ile uzamın ayrı şeyler değil bir karışım olduğunu söylüyor. Ya da bir Kristof Kolomb, dünyanın öte ucunda bir uçurum değil başka bir kıta olduğunu ileri sürmüş. Ya da, insanoğlunun Everest'in zirvesine ulaşabileceğine inanan bir Edmund Hillary var. Sonra Beatles, bambaşka bir müzik yarattılar, eski çağlardaki insanlar gibi giyindiler. Bütün bu kişiler ve daha binlercesi, hep kendi dünyalarında yaşadılar."
Yaşamı boyunca pek çok kez fark etmişti Veronika, tanıdığı bir sürü insan başkalarının başına gelen korkunç olaylardan sanki gerçekten üzgünmüş ve yardım etmek istiyorlarmış gibi söz ederlerdi. Ama işin gerçeği başkalarının acılarından zevk aldıklarıydı; çünkü böylece kendilerinin mutlu ve şanslı olduklarına inanabiliyorlardı.
Reklam
Gençliğe Hitabe
Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin. Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.
Mustafa Kemal Atatürk
Mustafa Kemal Atatürk
"Ve gövdemde sizin gördüğünüz değişikliklerle hiç ilgisi yok onların. Olan her şey ruhumda oluyor."
Bundan sonra geriye kalan tek şey çocukların büyümesini beklemek ve gün boyu intiharı düşünmek, ama bunu gerçekleştirecek cesareti bulamamak olacak. Günlerden bir gün, hayatın zaten bunlardan başka bir şey olmadığını, tasalanmanın gereksiz olduğunu, hiçbir şeyin değişmeyeceğini anlayacağım. Ve kabulleneceğim.
Artık hiç enerjim kalmamış. Zaten hayalleri unutup yaşamı olduğu gibi kabullenmek daha iyi, daha kolay
222 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.