Bir insanın beklerken yapabileceklerinin sınırı yoktur. Bazıları devlet başkanı, bazıları sihirbaz, bazıları da deli olur sıkıntıdan. Bense en üstün yaratıcı olduğumu kanıtlamak için kendime, hiçbir şey yapmadan bekliyorum.
Ben Çurçi’yi alalı,
Ben koklayıp bala öpmedim
Bu Çurçı saçını taramıyor,
Huda’ya tövbe edip hiç bana bakmıyor
Bu mezarlı yeri ziyaret etmiyor
Bu Elmalı yerde yuvarlanmıyor
Bu şifalı sularda gecelemiyor
Ey Huda Taala yar olsa
Çurçı’nın karnında
Erkek bala var olsa!
Deşt-i Kıpçaktan Sivas köle pazarına getirilen ve gözünde leke olduğu için ucuza satılan bir çocuk, gelecekte Mısır’daki kölemenler devletinin veya resmi adıyla Ed-Devleti’l-Etrak’ın Kutuz’dan sonraki hükümdarı olacaktı.
Dallarına kızıl alma döşeli çam ağacının etrafında sabaha kadar ‘inderbay’ adı verilen bir halka oyunu oynayarak, güneşi sembolize eden daireye katılırlardı. Böylece güneşi geri dönmeye çağırırlar ve herkes en mahrem dileğinin bu esrarengiz gecede değişmeden gerçekleşeceğine inanırdı.
Beni unutmanı istediğim halde bunu yapamayacaksan beni güzel bir durumda düşünmeni isterim onun için beni hiç görme, senin için daima güzel ve bozulmamış bir bütünlük içinde kalmak istiyorum.
…dolmakalemiyle resmin altına tabiata döndüğüm gün diye yazdı mendiliyle gözyaşlarımı sildi ben mahvoldum dedi ben romantik oldum hiçbir ilaç beni iyileştiremez artık.