Esra.

214 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
“Hayat bu muydu? Böyle mi yaşanmalıydı? Geçip giden tirenin son vagonuna atlayamaz mıydık? Bu kadar âtıl, pısırık, çekingen, korkak mıydık?” Üç bölümden oluşan bu kitapta üç kişilik bir ailenin aile olamayışı, birbirlerinden ne derece kopuk oldukları ama esasında üçününde rahat ve istedikleri gibi bir hayat sürebilmek için daha çok para
Chef
ChefMustafa Kutlu · Dergah Yayınları · 20111,789 okunma
Reklam
208 syf.
8/10 puan verdi
·
35 saatte okudu
“Günümüzün dünyasında “para her şeydir” deniyor, bu sebeple dünyanın burnu boktan çıkmıyor.” Küçük bir kasaba ve bu kasabaya yapılması planlanan bir tesisin nasıl siyasiler ve siyasete girmek isteyenler tarafından bir reklam haline getirildiği anlatılıyor. Birbirinden bağımsız kahramanların hayat hikayeleri ve yollarının nasıl kesiştiği bir takım eleştiri ve sitemlerle, tatlı hicivlerle kaleme alınıyor. Bu hikayeleştirme esnasında siyasete, makam-mevki hırsına yönelik eleştirilerde de bulunuluyor. Tufandan önce tesisle reklamını yapıp siyasi olarak bir makam sahibi olmak yahut yükselmek isteyen kahramanların bir kısmı tufandan sonra hayatın her an son bulabileceğini fark ediyor ve bu işlerden elini eteğini çekiyor. 3. Tekil şahıs ile anlatılan ayrıca monolog ve okurla konuşur bir üslupla kaleme alınan bu eserde, eleştirilmesinin hoşuma gittiği bir konu da (siyasetin, siyasilerin eleştirilmesinden keyif aldım valla) köyden kente göçe teşvik edilmesi… ABD’de yetişip Türkiye’ye bakan olan kahraman, Türkiye’nin kalkınması için gerekli olan şeyin şehre göç olduğunu belirtiyor. Hemen arkasından tufan kopuveriyor. Yazarın bakanın o sözlerini tufanla kesmesi benim içime su serpti. Ben köylünün milletin efendisi olduğuna ve köylerin yaşam şartlarının iyileştirilerek var olması gerektiğine, köylünün üretime bu şekilde katkı sağlamasının en güzeli olduğuna inanıyorum.
Tufandan Önce
Tufandan ÖnceMustafa Kutlu · Dergah Yayınları · 20061,354 okunma
90 syf.
7/10 puan verdi
·
10 saatte okudu
8 bölümden oluşan eseri başlangıçta ayrı ayrı hikayelerden oluşuyor sanmıştım meğer hayatları bir şekilde birbiriyle kesişen insanların kendi ağızlarından anlatılan (1. tekil şahıs ile anlatılan) hiyakeyelerden oluşuyormuş. Son bölüm ise yazarın diliyle (3. tekil) anlatılıyor ve oldukça etkileyici, farklı bir son. Kutlu’da pek rastlamadığım türden... Yazarın 80’lerde yazdığı eserler birbirine benziyor fakat ben genel olarak sevemedim. 90’ların ortası ve sonrası daha bir “Kutlu eseri” gibi geliyor, belki de o eserleri ile yazarı tanıdığım için bilmiyorum… Ama 80’lerde yazdığı bazı kitaplarıyla yazarla tanışmış olsaydım muhtemelen daha sonra okumazdım. İlk basımı 1987 olan “Bu Böyledir” bir daha okumam dedirten kitaplardan değildi neyse ki. Samimi geldi, bazı noktaları kafamı karıştırırsa da genel olarak içine aldı. Tasvirleri kendimi mekanlarda gibi hissetmemi sağlarken monologları da keyif verdi.
Bu Böyledir
Bu BöyledirMustafa Kutlu · Dergah Yayınları · 20227,7bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
200 syf.
9/10 puan verdi
·
6 saatte okudu
“Zaman gül yaprağına düşen kar tanesi gibi çabucak erir.” Yolları Tepeköy’de birleşen öğretmen Oya’nın, doktor Ferit’in, polis Bulut’un, hemşire Neriman’ın, belediye başkanı Selim’in ve bu insanların Tepeköy’ü nasıl Tepeköy yaptıklarının hikayesi Zafer yahut Hiç. Yazar bu birbirinden farklı birbirinden renkli kahramanlarla kimsesizliği, hayal kırıklığını, aşkı, dostluğu, yalnızlığı anlatıyor. Yoksullukla savaşı, zenginin bencilliğini gözler önüne seriyor. Hikayenin her yanı dökülen bir minibüsle başlaması
Mavi Kuş
Mavi Kuş
‘u, İstanbul’un ücra bir köşesinde yer alan gecekondulardan oluşan Tepeköy’ün anlatılması
Rüzgarlı Pazar
Rüzgarlı Pazar
‘ı, doktor Ferit’in idealist İhsan’ı anımsaması
Ya Tahammül Ya Sefer
Ya Tahammül Ya Sefer
‘i anımsattı. Daha bi sıcak daha bi bildik geldi kitap. Her başka bir kitabı anımsatan bölümde gurbette hemşehrime rastlamışım gibi sıcacık hissettim. Okuduğum en güzel
Mustafa Kutlu
Mustafa Kutlu
eserlerinden biriydi. Hem konusu hem üslubu oldukça keyif verdi. Okuduğum kadarıyla Kutlu’nun eserlerine kronolojik olarak bakıldığında üslubunun nasıl ilerleyip kendi yolunu bulduğunu görebiliriz. Başlarda zorlayan yoran üslubunun zamanla, özellikle 2000’lerden itibaren su gibi aktığını, okudukça okuma hissi oluşturduğunu düşünüyorum.
Zafer Yahut Hiç
Zafer Yahut HiçMustafa Kutlu · Dergâh Yayınları · 20191,639 okunma
396 syf.
8/10 puan verdi
·
7 günde okudu
“Olayların insanlardan uzaklaşması ne tuhaf. Yıllarca hiçbir şey hatırlayamıyorsun. Sonra birden, hepsi geri geliyor.” Toni Morrison’ın öncesinde bir hazırlığı olmaksızın babasının ölümü üzerine yazdığını ve en zor yönünün dişil odaktan eril odağa kaymak olduğunu belirttiği Süleyman’ın Şarkısı, siyahilerin yaşadığı “ötekileşme”yi konu alıyor. Bu ötekileşmenin dışında kendi içlerinde de bir ayrışmanın söz konusu olduğuna dikkat çekiyor. Yazarın okuduğum tüm kitaplarında aynı konu işleniyordu fakat hep kadın karakterler ön plandaydı. Bu kitapta ise erkeklerin yaşantısı anlatılıyor. Morrison aynı konuyu işlese de kalemini seviyorum. Süleyman’ın Şarkısı da sevdiğim eserleri arasında yerini aldı. Yazarla henüz tanışmadıysanız ilk fırsatta deneyin derim. Ama ilk kitap Süleyman’ın Şarkısı olmalı mı? Emin olamıyorum.
Süleyman'ın Şarkısı
Süleyman'ın ŞarkısıToni Morrison · Sel Yayıncılık · 2018189 okunma
Reklam
Reklam
59 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.