Benliğimizin özünde bir şey, sevildiğini hissetme ihtiyacı duyar. Dünyadan çekilmek, başka insanlarla bağlantıyı kaybetmek, kişinin ruhunu mahveder. Bir suçlunun hücresinde tek başına kalmasının en acımasızca ceza olduğuna inanılmasının nedeni budur.
Tedirgin edici duygular otomobil alarmı gibidir; ortada ele alınması gereken bir sorun, üzerinde çalışmamızı gerektiren ve böylece hakikatimizi görmemizi sağlayacak bir yara olduğunu bildirirler.
Başka birinin hareketlerini kişisel bir hakaret olarak algılama cazibesine kapılırsak, onların anlaşmasına evet diyerek kendimize saygımızı yitiririz.