‘İnsanlara iyilik yaptıklarında duyduğumuz sevgi, hata işlediklerinde duyduğumuz nefrete kıyasla öyle küçük ki, en kolayı hiçbir şey yapmamak, hiçbir şey söylememek ve hiç kimseyi sevmemek oluyor.’
‘Çekilen ıstırabın hatırası, asla yaşanan andaki kadar kötü gelmiyor insana herhalde, çok daha kötü olsa bile ne kadar kötü olduğunu hatırlayamıyoruz çünkü hatırlamanın etkisi deneyimlemenin etkisinden daha zayıf.’
‘Kendim ile annem babam arasında öyle bir kültür uçurumu koydum ki bana değil dokunmaları, ulaşmaları bile olanaksız artık. O uçurum karşı yanına suçluluk yada kayıp değil, rahatlama ve tatmin duygusuyla bakıyorum. Daha mı iyiyim onlardan? Elbette hayır, gerçi belki daha şanslıyımdır. Ama farklıyım işte. Onları pek anlayamıyorum ve onlarla yaşayamıyorum. Yada onları iç dünyama alamıyorum; hatta düşününce onlar hakkında yazamıyorum da. Bir evlat olarak görevlerim hiç açık vermeden işitebileceğim laflardan kendimi korumak için tasarlanmış bir dizi geleneği yerine getirmekten başka bir şey değil.’
...iyi olduğunu bilmek seni ancak bir yere kadar götürür. Bir noktada başka birinin de onu görmesine ihtiyaç duyarsın. Hayranlık duyduğun insanlardan gelen takdir, senin kendine bakışını değiştirir.
'' Küçük yaştaki, gözle görülmeyen yaraların sonuçlarının bu kadar ağır olmasının sebebinin, çocuklukta çekilen acıların önemsiz görülmesinden ve öneminin inkar edilmesinden kaynaklandığın unutmamalıyız.''
''Yaşam, enstrümanları akortlu da olsa, akortsuz da olsa devamlı çalan bir orkestradır, sürekli batıp tekrar su yüzeyine çıkan bir Titanik'e de benzer. ''