Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

BİŞNEV DERGİ Fatma Zehra Akyiğit

Mortucu salih
Salihin ölümünü nice sonra duyan akrabaları köylerinden kalkıp üsküdarda gelerek mahkemeden veraset ilamı çıkartmışlar.bu ilamla salihin bankadaki hesabından bütün parasını çekmişler. Salihcigin bütün parası yetmiş liraymış! Salihin bir ömür boyu kazandığı(!) paraları ne yapmış olduğunu ise kimse ogrenememistir.
Sayfa 76 - KubbealtıKitabı okudu
Reklam
Mortucu salih
Salih'cik bir trafik kazasına kurban gitti.haydarpasa numune hastanesinde birkaç gün yattıktan sonra vefat etti.hastanede kendisini ziyaret eden Güngör Şatiroglu, salihin bu ziyaretten ne denli memnun olmuş ve ellerine sarılmış olduğunu hala büyük bir üzüntüyle anlatır.
Sayfa 76 - KubbealtıKitabı okudu
Mortucu salih
Süflîlik salihin gıdası idi. Birgün Ahmet düzgünman ağabey ona kışta kıyamette giysin de hasta olmasın düşüncesiyle, eli ayağı düzgün bir pardösü vermiş.ama bu muhabbetli ilgi karşısında salihin birdenbire babaları tutmuş ve bütün deliligiyle: "Ulan sen benim rızkıma mani olmak mi istiyorsun? Benim palton var. O da bana yetiyor. Senin verdiğini giysem kimse artık bana sadaka vermez" diyerek koca pardösüyü yırtıp lime lime etmişti.
Sayfa 76 - KubbealtıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Mortucu salih
Uğurun nakline göre salih bir keresinde Necmeddin okyay hocanın toygar tepesindeki evine küfeyle çarşıdan alınmış erzaki götürdüğü zaman, hakkı olan ücretin dışında külliyetli bir parayı daha salih'e uzatan hocaefendi: "salihcigim, sen sadaka alabilmek için benim de ölmemi habire bekler durursun.al şimdiden şunu vereyim de ölümümü bekleme e mi ! " demiş.salihin homurdanarak mahcubiyet izhar etmesi ise gormelere seza imiş!
Sayfa 75 - KubbealtıKitabı okudu
Mortucu salih
Mustafa ağabey, dükkanın müdavimlerinden Uğur Derman i salihe "mezarlıklar mufettisi" olarak tanıttığı için, kendisini defin sırasında kabristana almayacağı endişesiyle onunla karşılaştığı vakitler salih önceleri edebli ve süklüm püklüm davranırmış.lakin zaman içinde korkusunu yenip de bu "müfettiş (!)" Beyin yanında da sövmeden duramaz olmuş.
Sayfa 75 - KubbealtıKitabı okudu
Reklam
Mortucu salih
Fakat sonunda bunun mustafa ağabeyin bir latifesi olduğu anlaşılınca da, salihin küfür hazinesinin azametli kapıları gene ardına kadar açılır ve bundan nasibini alan mustafa ağabey de ellerini dizlerine vura vura en yüksek perdeden kahkahalarını sıralardı.
Sayfa 75 - KubbealtıKitabı okudu
Mortucu salih
Mustafa bey bazen ona takılır, o gün 7-8 cenaze levazımı satmış olduklarını söylerdi.bu haberi salihe onun en hiddetli en küfürbaz anında dahi vermiş bulunsa ,bu kadar fazla cenazeden gelecek olan sadakanin ağzı sulandiran hayali karşısında zavallı salihcigin yüzünde güller açardı; ağzı kulaklarına varır, çarpık ve eksik dişleri bütün haşmetiyle ortaya çıkar ve fukarâ, olabilecek bütün sevimliligiyle " ulan mustafa ! Kurbanın olayım, Allah aşkına doğru söyle" diye yalvarıp bu haberin doğruluğunu ona teyit ettirmeye çalışırdı.
Sayfa 75 - KubbealtıKitabı okudu
Mortucu salih
Buna karşılık ona munzam bir ücret verilirdi.salih kazandığı bütün paraları aktar hocalara emaneten bırakırdı.bunlar artık ona dükkanda tahsis edilen hususi kutuya sığmayacak raddeye gelince de gider bankaya yatırırdı.
Sayfa 74 - KubbealtıKitabı okudu
Mortucu salih
Salih bunun dışında mutemet bir adamdı.emanete hıyanet etmezdi.onun için saim efendi amca ve onun vefatından sonra da mustafa ağabey evin nevalesini salih ile yollarlardı.ayrica evden dükkana gelecek bir şey varsa salih onu da yüklenir dükkana getirirdi.
Sayfa 74 - KubbealtıKitabı okudu
Mortucu salih
Aslında salih çok meşgul bir adamdı(?!) Iki de bir Aktar hocalara gelip "cenaze var mi" diye sorardı.eger o gün cenaze levazımı satilmissa, karacaahmet mezarlığında cenazeye mutlaka yetişir ve ne yapar yapar, cenaze sahibinden bir sadaka koparırdı. Lâkin o gün cenaze levazımı satılmış değilse, bu sefer de bütün suçluluğu ile mustafa ağabeye tebelleş olur ve ona gazetedeki ölüm ilanlarını okutarak karacaahmet mezarlığından kaldırılacak cenaze olup olmadığını öğrenirdi.
Sayfa 74 - KubbealtıKitabı okudu
Reklam
Mortucu salih
Çarşı sakinlerinin bir bölümü salihli kizdirmaktan büyük zevk alırdı.cunku kızdığı zaman salih malık olduğu o muazzam küfür hazinesinin kapılarını ardına kadar açar ve hiçbir faninin ömründe duyamayacağı yakası açilmadik küfürleri peşpeşe sıralardı.aslinda sokakta giderken kendi kendine konuşan ama çoğu zaman sakin bir adam olan salihin böyle birdenbire indifa etmesi nedense bazılarının hoşuna giderdi.ama kimse salihi horlamazdı.zira o çarşının adeta maskotu gibi birşeydi.
Sayfa 74 - KubbealtıKitabı okudu
Mortucu salih
Ayaklarında çorap bulunduğu zaman bunlar muhakkak çok büyük olur ve koçları da yerleri süpürürdü. Garibin ayakkabıları da bir alemdi; ekseriya burunları zayıf, uzun ve kirli ayak parmaklarının arz-ı endam etmelerine musade edecek kadar yırtik olurdu.
Sayfa 73 - KubbealtıKitabı okudu
Mortucu salih
Salih kısaya yakın orta boylu,hafif kambur,eti kemiğine yapışmış, çıkık elmacık kemikli, ağzını açtığı zaman alt çenesinde yalnızca çarpık üç diş gözüken, dişlerinin eksikliği dolayısıyla çenesi de çarpık olan garibin teki idi.üstü başı sürekli toz toprak içinde olurdu.kışın sırtındaki paltomsu nesnenin rengi belli değildi, pantolon niyetine giydiği ve belinden bir iple sıktığı ,genellikle dizleri yırtik pijamamsı dön da renginden heralde yıllar önce vazgeçmişti. Basında siperliği başının üstüne asla bir türlü isabet edemeyen kasketimsi bir şey bulunurdu.onun da rengi yoktu.
Sayfa 73 - KubbealtıKitabı okudu
Ahmed Celâleddin Dede
Niyazi ağabey beş lisana bihakkın vâkıf, kudretli bir şair ve musikişinas olan Ahmed celaleddin dedenin: Darı dünya, ey birader, köhne mihmanhanedir. Dil veren viraneye, uslu değil divanedir. Bir mukim kimse bulunmaz hane-i eflakde Cümle halk ehli sefer, alem misafirhanedir. Dedikten sonra HAKKA yürümüş olduğunu dedenin oğlu mahmud bey den nakletmektedir.
Sayfa 71 - KubbealtıKitabı okudu
Camiatül letâif,hazreti tel kadâif!
Derin bir idrak ile sahip olduğu ruhani emanetini avamın gözlerinden uzak tutabilmek için bütün esnafla ve hassaten de şoför esnafıyla şenli benli konuşurdu.baklava, sarığıburma ve şair tatlılara karşı sanki bir zaafı varmış gibi davranır, çoğu kere de tatlıcı niyazi'nin dükkânının vitrininde tatlıları büyük bir dikkatle seyrederdi.kendisini tanıyanların sık sık duyduklari : Camiatul letâif Hazreti tel kadâif! Beyti onundur.
Sayfa 66 - KubbealtıKitabı okudu
73 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.