aşık olmayı becerememiş bütün kadınlar gibi, o da bir sey isterdi ama ne istediğini tam olarak bilmezdi. Daha doğrusu, ona her şeyi istiyormuş gibi gelirdi ama aslında hiçbir sey istemezdi.
Üniversitede tanışan 4 arkadaşın hikayesi. Ama en çok aralarında hem bedenen hem de ruhen yaralı olan Jude'nin hikayesi. Jude'nin geçmişten gelen ağır hayatı aşk ile harmanlanmış ve ortaya böylesine güzel bir kitap çıkmış.
Kitabı okurken kaç kere "Nefes alamayacağım galiba" deyip soluklandım bilmiyorum. Her sayfasını kaç kere tekrar okudum, kaç kere ağladım hatırlamıyorum. Aslında yaşadıklarını okudukça çocukluk travmaları olan 29 yaşındaki kendimi hatırladım. Jude beni bu yüzden çok derinden yaraladı. Okumak için sağlam olmanız lazım. Aştığımızı düşündüğümüz yaralarımız kanayabilir. Benim bütün yaralarım kanadı. Bu yüzden bu kitabı ruhen iyi olduğuna inandığınız kişilere önerin.
Ve sevgili Jude;
Sen benim tanıdığım en güçlü ve korkak karaktersin. Sessizce sonunun gelmesini bekleyen yaralarından kurtulamayan, çabalamak için çok uğraşan ama aslında hiç uğraşmayan bahtsız ,masum karaktersin. Kendine aşkı layık görmeyen, sevilmeyi hak etmediğine inanan kendini hapsetmiş karaktersin. Ne kadar temiz olsan da o kirli hissini atamayan, sürekli kendini suçlayan, kötü insanların utanması gereken yerde kendini o utanç çukuruna atan ve asla çıkamayan karaktersin. Suçlu biz değiliz Jude. Suçlu onlar.
Senelerdir okuduğum polisiye kitap yazarlarında en iyisi diyebileceğim bir yazar. Son kitabı olan “Yılan Avı” sürekli ikilemde bırakıyor okurlarını. Lenny Lerman’ı öldürmekten 20 yıl hapis cezası alan eski tenis oyuncusu Ziko Slade’in bir katil mi yoksa iftira atılan bir masum mu olduğunu arkadaşının ricasıyla araştıran Dave Gurney’in karmaşık dosyayı aydınlatmak için zorlu mücadelesi,sanki olayın içindeki baş karaktermişiz gibi hissettirdi bana. Senelerdir yazarın bütün kitaplarını heyecanla okudum. Ama bu,bu bambaşka bir şey olmuş! Suç-polisiye sevenlerin büyük bir merakla okuyacağını düşünüyorum.