Toplum olarak bazı şeylere geç kaldığımızı bana düşündüren bir kitap oldu. Çünkü özelikle çocuklar açısından düşündüğümüzde bazı yaşanmışlıkların telafi edilemediğini sadece bu durumun kontrol altında tutulabileceğini de gösteren bir kitap oldu benim için. Çünkü yazar bir yerde şöyle bir ifade kullanıyor.
"Sevmek zorunda olduğum birinden
"Eğer babam beni sevseydi belki daha iyi bir çocuk olmazdım ama en azından güzel bir Adana dürümünün içine marul konulmasından nefret ederdim, babamdan değil"
"Çok erken yaşlarda fark ettim aslında prens olabilmek için sadece beyaz bir ata ihtiyaç duyulduğunu eğer paranız varsa bunu yetmişiniz de bile yapabilirsiniz. Prensesler de satılıktır tıpkı atlar gibi."