Harry Potter serisinin her kitabı çok başarılı. Bunu bilecek kadar şahit olduk hepimiz eserin başarısına. . Okusak da okumasak da… Azkaban tutsağında bize gösterilenle gerçekte olanın her zaman aynı olmayacağını göz önünde bulundurmanın gerekliliğini ne de güzel anlatıyor bize. “En büyük korku; korkmaktan korkmaktır “
Korku bir duygu olmaktan çıkıp bir hastalık kabul edilmeli bence. Sizce?
Algernon’un mezarına çiçek bırakma isteğiyle dolup taştığım bir yolculuk oldu. Kitabı okurken kendi öğrencilerimi düşündüm( özel eğitim öğretmeniyim) . Hep düşündüğüm bir ihtimaldir tıpta mucizevi bir keşifle beyin gelişimine olumlu müdehale yapılabileceği. Her şey zekayla mı ilgili? Daha çok bilme hastalığımızın nedeni daha çok kabul görebilmek mi? Yoksa daha çok bilip daha çok saygı göreceğimizi mi düşünüyoruz?
Ben bu kitaba çok farklı bir pencereden de baktım. Karakterin hoşlandığı kızla sevgili olması için bizim alışık olduğumuz sınıf farkı maddi sınıf farkının çok dışında… zeka sınırı… kendinden zeki biriyle mutlu olamayacağın gibi, kendini anlatamayacağın hissinin seni yine mutlu etmeyeceği gerçeği …
Biri vardı geçmişten. Bana ayrı dünyaların insanıyız demişti. Onun ikiye ayırdığı dünya inançlarımızı yaşama şeklimizle ilgiliydi. Şimdi kendi ayrımıyla da olsa gerekçesi ne kadar da doğruymuş. Oturup konuşabileceğimiz hiç konumuz yokmuş. Ben kitaplardan, bilimden, ekonomiden konuşurken onun sadece tv siyasetiyle sınırlı kalan muhabbeti beni mutsuz edermiş.
Farkındalığımı çoğu açıdan arttıran bir kitaptı. Ben severek okudum. İçimdeki değişimi hissedebiliyorum. Tavsiye ediyorum
Aslında tutsakları içeride tutmak için duvarlara ve dizlere ihtiyaçları yok. Çünkü zaten hepsi kendi kafalarının içinde kısılmış durumdalar, neşeli tek bir şey düşünebilecek durumda değiller.