Kendisi düşünsel anlamda ahlakçıydı ve etrafındakilerin tuhaf bir ekonomik, metafizik, duygusal ve taklitçi karışımdan oluşan döküntü ahlaki yaklaşımları, basmakalıp laflardan ibaret kendini beğenmişliklerden çok daha sıkıntı veriyordu ona.
Aşkının hayal gücüyle onu fazlasıyla kutsallaştırmış, bedensel yakınlık kuramayacak ölçüde mukaddes ve ruhani kılmıştı. Onu uzaklaştıran ve kendine imkansız görünmesini sağlayan, aslında Martin'in kendi aşkıydı.
Fakat sonuç olarak her gölge, ışığın bir çocuğudur ve sadece aydınlığı ve karanlığı, savaşı ve barışı, yükselişi ve çöküşü gören kişi hayatı gerçekten yaşamış sayılır.