Bizim ilişkimizde olduğu gibi aşk, dengi dengine sanatıdır. Sen hiç zengin bir genç kızın, yakışıklı diye kapıcı Ahmet Efendi ye, inşaat işcisi Hasan Usta ya aşık olup evlendiğini Türk filmleri dışında bir yerde gördün mü?
Yaptığın resme uzaktan bakacaksın, çünkü yakından kötü görünen bir şey uzaktan kötü görünmeyebilir. Ve uzaktan kötü görünmüyorsa doğru çizmişsin demektir.
Fatih, Batı ya karşı kompleksi olmayan Doğuludur. Bu tip bir insan bırakın devlet adamlarımız arasında, zamanımızın aydınları arasında bile çok az bulunur.
Demek ki Türkiye'nin yakın tarihi böyleydi. O büyük altüst oluş yıllarında ırklar, dinler, diller, katliamlar, sahte kimler birbirine karışmış ve her evin bir sırrı olmasına yol açmıştı.
Orada yatarken Yasunari Kavabatayı ve onun Uykuda Sevilen Kızlar romanını hatırlamıştım. Romanda yaşlı erkekler bir randevu evine gidiyor ve önceden uyutulmuş genç kızları seyrediyorlardı. Aslında bizim durumumuz orada anlatılanın tam tersiydi.
Kadın olduğu için eve kapatılan, okutulmayan, fikri alınmayan, konuşmayan bir millet, yarım bir millettir. Böyle toplumların hepsi esir, hepsi sömürge, hepsi zavallı, hepsi geri.
Eski ailelerin büyük bir kusuru vardır. Kapalı olmak: Eski ailelerin büyük bir meziyetleri vardır. Gene kapalı olmak. Bu kapalılık onların zihinlerini kapamak suretiyle bir kusur, fakat seciyelerini muhafaza ettirmek itibariyle bir meziyet olmuştur.