Bir şehir olsam, muhakkak Bilecik olurdum demek ki. O kadar dağınık, o kadar yersiz yurtsuz. Oysa iyi ya da kötü bir yerde olmak, herkes gibi olmak, ne kadar kolaylaştırıyor hayatlarımızı diye düşündüm. Ve garip bir şekilde üzüldüm Bilecik'in bu arada kalmışlığına...
Çok eskiden, tarih kadar eski bir zamanda, bir yerlerde öyle büyük bir boşluk açılmıştı ki, kaybını kaldıramayacaklarımın varlığına da tahammül edemez olmuştum.
Mutlulukların doyamadığımız kısacık anlara sıkıştırılıp, felaketlerin, acıların, sıkıntıların bitmek bilmeyen koca koca zamanlara yayılması, yazılmamış, ama dünya döndüğünden beri şaşmaz bir hukukla süren kanunlardan biriydi..
İddiasızca hayatımıza giren ve büyük laflar etmeden uzun zaman orada kalmayı becerebilenler, zaman içinde kalbimizin ve ruhumuzun en manzaralı dairelerine yerleşiveriyordu demek..