Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ferah Feza

... Ömründen on beş yıl daha eksilmişti. Ne yazık ki, kendisinde hiç bir değişiklik hissetmiyordu, zaman çok çabuk geçmiş, ruhu yaşlanmaya vakit bulamamıştı. Ve geçen saatlerin yaşattığı karanlık endişe hergün biraz artsa da, hâlâ asıl önemli olan şeyin henüz başlamadığı fikrinde ısrar etmekteydi. Sabırla, o hiç gelmeyen anı bekliyordu, geleceğin feci derecede güdükleştiğini, artık hiç bir şeyin eskisi gibi, yani önündeki zamanın kendisine upuzun bir dönem, harcamakla tükenmeyecek bir servet gibi göründüğü zamanlardaki gibi olmadığını görmüyordu.
Sayfa 198Kitabı okudu
Reklam
İnsanların her zaman birbirlerinden uzakta olduklarını farketti, birisi acı çektiğinde, duydukları sevgi ne denli büyük olursa olsun, diğerlerinin bu yüzden acı çekmediklerini ve yaşamdaki yalnızlığı işte bu durumun oluşturduğunu farketti.
Sayfa 193Kitabı okudu
İnsanın tek başına olduğu ve hiç kimseyle konuşamadığı zaman bir şeye inanması çok zordur.
Sayfa 193Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Yine de zaman, gitgide daha hızlı bir biçimde akıp gidiyordu, sessiz ritmi hayatı parçalara ayırıyor, insan geriye bir göz atmak için bile duramıyordu. "Dur! Dur!" diye bağırmak istiyor ama sonra bunun hiç bir yararının olmadığının farkına varıyordu. Her şey, insanlar, mevsimler, bulutlar, her şey kaçıp gidiyordu; insanın taşlara, bir kayanın tepesine asılması da yararsızdı, yorulan parmaklar gevşiyor, kollar, cansız bir şekilde düşüyor, insan kendini bu çok yavaşlamış gibi görünen ama hiç durmayan ırmağa kapılmış buluveriyordu.
Sayfa 192Kitabı okudu
Ya, aslında yanılıyorsa? Ya, gayet sıradan bir yazgıya sahip sıradan biri olarak yaratılmışsa?
Sayfa 167Kitabı okudu
Reklam
Bir sayfa, böylece, yavaşça çevrildi ve tükenmiş günlere eklenerek öbür tarafa geçti, şimdilik biriken sayfalar ince bir cilt oluşturmakta ama buna karşılık kalan sayfalar bitmek bilmez bir hacim sunmaktadır. Ama yine de biten bir sayfadır, teğmenim, yani yaşamın bir parçası.
Sayfa 147Kitabı okudu
232 syf.
10/10 puan verdi
·
67 günde okudu
Tatar Çölü
Tatar ÇölüDino Buzzati
8.3/10 · 13,3bin okunma
Madem öyle küçük at, ovadaki yol boyunca koş dört nala, daha geç olmadan koş, yorulsan bile, yeşil çayırlara, bildik ağaçlara, insanların oturdukları yerlere, kilise ve çan kulelerine varmadan sakın durma.
Sayfa 146Kitabı okudu
Bu, eski tahta parçalarının içinde inatçı bir yaşam özleminin uyandığı dönemdi. Çok uzun zaman önce, onlar da sıcaklık ve gücün getirdiği çocuksu bir duyguya sahiptiler, o zamanlar dallardan tomurcuklar fışkırıyordu. Sonradan ağaç kesilivermişti. Şimdiyse, bahar geldiğinde o ağacın parçalarında hala çok çok hafif bir yaşam ürpertisi uyanmaktaydı. Eskiden yaprakları ve çiçekleri varken şimdi yalnızca "çatır, " diyecek kadar belli belirsiz bir anıta sahipti, sonra her şey ta bir sonraki yıla kadar susacaktı.
Sayfa 144Kitabı okudu
İnsan, kendine, şanına layık bir şeyleri, ille de savaşta yaşamazdı ki; şimdi o da tepede, gecenin ve fırtınanın ortasında olmak isterdi. Ama artık çok geçti, fırsat yanı başından geçmiş, o ise bu fırsatın gelip geçmesine göz yummuştu.
Sayfa 134Kitabı okudu
Reklam
Ve bazıları, bu umudu her sabah yeni bir inançla beslemekte, bazıları onu, benliklerinin en gizli köşesinde saklamakta, bazıları ise bu umuda sahip olup olmadıklarını bile bilmemekte, onu yitirdiklerini zannetmekteydi. Ama hiç kimse bundan söz etme cesaretini gösteremiyordu. Bunun uğursuzluk getirebileceği düşünülürdü ya da daha kötüsü, insanın en gizli düşüncelerini itiraf etmesi anlamına gelebilirdi, ki askerler böyle bir durumdan utanç duyarlardı.
Sayfa 100Kitabı okudu
Hatta şu anda içinde derin bir eziklik hissediyordu, hani yazgının en belirleyici anları, size dokunmadan burnunuzun dibinden geçip gider ve sizi solmuş yapraklardan oluşan bir burgacın ortasında bırakırlar ya, işte o yiten korkunç ama dev fırsat duygusunu hissediyordu.
Yirmi iki ay, hiçbir yenilik getirmeksizin geçip gitmişti, o ise, yaşamın kendisine karşı özel bir hoşgörüsü olmalıymışçasına, bekleyişini kararlı bir biçimde sürdürmüştü. Halbuki yirmi iki ay uzundur, birçok şey olabilir: Yirmi iki ay yeni ailelerin kurulması, çocukların doğması hatta konuşmaya başlaması, otların olduğu yerde kocaman bir evin yükselmesi, güzel bir kadının yaşlanıp artık hiç kimse tarafından arzu edilemez hale gelmesi, bir hastalığın, en uzun hastalıklardan biri dahi olsa, harekete geçmesi, (ki bu arada, insan kaygısız yaşamaya devam eder), yavaş yavaş bedeni kemirmesi, bir süre duraklayıp iyileşme umudu vermesi, sonra daha da derinleşerek yeniden ortaya çıkıp son umutları kemirmesi için yeterlidir; yine de ölünün gömülüp, unutulmasına ve oğlunun yeniden gelmeye başlayıp, akşamları mezarlığın parmaklıkları boyunca saf, temiz kızlarla gezinmesine vakit kalacaktır.
... Çevremizde bizim gibi yaratıklar olduğunu düşünürüz halbuki olan, sadece, don ve yabancı bir dil konuşan taşlardır; bir dosta selam vermek üzereyizdir, ama kolumuz hareketsiz yana düşer, gülümsememiz yarıda kalır çünkü tamamen yalnız olduğumuzu anlarız.
Ona "Dikkat et Giovanni Drago!" diyecek hiç kimse yoktu. Gençliğinin solmaya başlamış olmasına rağmen, inatçı bir yanılsama sonucu, yaşam bitmek bilmezmiş gibi görünüyordu gözüne. Ama Drago, zamanın ne olduğundan habersizdi.
716 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.