Kendime sorular sorarım, verdiğim cevaplar yeni sorular yaratır ve ben cevaplarımı ararken başıma yeni şeyler gelir, buna yaşam diyorum. Yaşadığım olaylar hakkında, içimden gelen bir düşünceden, bir fikirden dolayı benim bunu yaşadığımı hissederim. Derinlere inmek hoşuma gider. Sebepleri aramayı severim. Şikayet etmektense nefes alıp olayı kuş bakışı izlemeyi yeğlerim.
Kitabı okumak çok hoşuma gitti, çünkü düşüncelerimden evrensel 'yasa' olarak bahsediyordu.
Neye hazırsam ancak o kadarını yaşayabiliyorum.
Dünyayı nasıl algıladığımız, sahip olduğumuz inançlara göre değişir. Görmeyi umduğumuz şeyi görürüz. Duymayı umduğumuz şeyi duyarız. Yapabileceğimize inandığımız şeyi yapabiliriz. Hak ettiğimize inandığımız şeye sahip olmamıza izin verebiliriz.
Yazara göre mutsuzluğumuz içsel inanışlarımızdan gelir. Kendimizi sürekli savunma ihtiyacında hissediyorsak, sevilmeyeceğimizi düşünüyorsak bizi gerçekten seven birisi karşımıza çıksa bile buna inanmayız ve bunun yerine aşağıya çekecek ilişkiler yaşarız. Tüm bu kötü ilişkilerin sebebi kendimizi yetersiz ve sevilmeyi hak etmediğimiz düşüncesinden gelir.
Gerçek duygularımızı onaylamalı, kabul etmeli ve ifade etmenin güvenli olduğunu öğrenmeliyiz. Ancak bu şekilde huzurlu ve sağlıklı yaşayabileceğimize inanıyorum.
İçimizdeki kiri temizlemeye özenli ve hevesli olmalıyız.
Herkes nazikçe ve sevgiyle cesaretlendirilmeye ihtiyaç duyar.