Merhaba Sevgili Öyküseverler
Bugün size “altı üstü” altı öyküden oluşan bir hikaye kitabı ile geldim: Ümit Yalçın Doğan’ın yazmış olduğu “ Altı Üstü” isimli öykü kitabı… Hikayelerin isimleri de şu şekilde : “Doğu Ekspresinde Cinayet”, “Yaban”, “Suç ve Ceza”, “İhtiyar Balıkçı”, “Aşk- Memnu”, “Kumarbaz”… Kitabı bitirince arka kapak yazısındaki; “Dünya küçük, hayat kısa.” lafını çok iyi anladım gerçekten. Eminim ki sizler de bu kitabı okuyunca ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.
Kitaptaki ilk hikayemiz, mecburi sebeplerle binilmiş bir tren yolculuğu ile başlıyor. Hikayeler bir trenin vagonu misali, bir sonraki hikayeye bağlanarak devam ediyor. Yani bu altı hikaye birbirinden bağımsız hikayeler değil. Son hikayeye gelindiğinde ise bir hayat, belki depremle değil ama hayal ve güven kırıklığı ile yıkılıyor. Bir trenle başlayan o yolculuk, perdesini tren raylarında mı kapatıyor? İşte orası da biraz meçhul…
Bu arada kitapta 30 Ekim 2020 ‘de İzmir’de olan depremi de konu alan hikayeler vardı. Bu depremden bir gün önce de yeğenim Çınar doğmuştu. O depremi evde yalnız başıma yaşamış biri olarak , hikayeleri okudukça sanki o günü yaşadım. Ablamlar bu depremi bebek ile birlikte hastanede yaşadılar.Şükür ki hiç birimize bir şey olmasa da o korku hala üzerimizde. Aklıma gelmişken bu anımı da yazmak istedim.
... İkisi de henüz hayattaydılar ama bu karanlık boşluktan çıkabilecekler miydi? Ölüm korkusu ile akıllarına türlü düşünceler hücum ediyor, acı içerisinde birçok duyguyu bir arada yaşıyorlardı...
Meslek hayatının belki de bu son dönemlerinde karşısına çıkan bu mühim hadisenin aslını astarını da elbette öğrenecek, ne pahasına olursa olsun yanlış yollara sapanların ipliğini pazara çıkaracaktı.
“Hayatta herkes,bilerek, bilmeyerek rolünü oynuyor.”
#kitaptanalıntı
Kitapta sayfa 54’teki bu alıntı kitabın özeti gibiydi aslında. Hepimize roller çiziliyordu. Ve biz, sadece oynuyorduk. Hangi kitaptan mı bahsediyorum? Oğuz Dinç’in yazmış olduğu “Gün İzleri” adlı ; içerisinde kısa kısa , toplamda otuz bir hikaye barındıran öykü kitabından
Her sabah cama gidip salyangozuma, "Merhaba," dedim. Yukarı ilerlemeye devam ediyordu. Ne sevimli bir yaşam çabası... Bize ne kadar benziyor. Bir gün kendimizi maydanoz kâğıdında buluruz, öbür gün bir de bakmışız camdayız, on ikinci katta.