Kimselere mecbur olmadım, olmam da. Yiğitliğim ve rivayet olunan erkekliğim, bundandır…
Ama senin mecburun olmak, beni hiç mi hiç küçültmüyor.
Aksine yüceltiyorsun, insan ediyorsun, yaşatıyorsun…
Üç tane Ağaya, bir tane Döneye koyuyorlardı. Ağanın
yığını büyüdü gitti. Döneninki küçücük.
Döne, yığınlara bakıp bakıp beddua ediyor.
Yeme inşallah keçi sakallı. Doktor parası, cerrah parası et! Yılancıklar çıksın da yeme...
At, terlemiş, kapkara kesilmişti.
Öylesine soluyordu ki, göğsü, kaburgaları
hep birlikte inip inip kalkıyordu. Bütün döşü,
sırtı, sağrısı köpüğe batmış. Memed de tere
battı. Terler her bir yerlerinden sızıyor. Terler
gözlerine doluyor.