Karakter karanlık bir sahneyle çıkıyor karşımıza. Zihin bulanıklığı oluşturuyor, zaman mekan içiçe geçmişçesine algılamayı zorlaştırıyor, fakat hikayesinin içerisine almayı başarıyor. Tasvirler, metaforlar etkileyici.
"Hiç önemi yok inanmış, inanmamış başkaları. Lakin tek korkum: yarın ölebilirim kendimi tanıyamadan" diyor. Burda bana ölümü kucaklamak isterken, ardında kendine dair bir iz bırakma ihtiyacı duyduğu duygusu geçti. Yazmak, ardında bir hikaye bırakmak, ölmüş olsa bile anlaşılmak istiyor. Karakterde gördüğüm en büyük açlık "Sevilme açlığı". Değer görmek, insan yerine konmak istiyor. Ona acı veren tüm kişilikler aslında kendinin farklı yansımaları. "Çoklu kişilik bozukluğu var gibi :) "
Sevdiği kadın yüce ve erişilmez. Erişildiğinde "Kahpe", erişilemez olduğunda ruhani bir varlık olarak görünüyor gözüne.
Güzelliğe olan düşkünlüğü mutlu olmasına engel oluyor. "Dorian Grey'in Portresi'ni anımsattı. Karanlıklar içinde kendini yalnız hisseden bir adamın hikayesi.