Ne uğruna uyandığımı, ne uğruna uykuya yattığımı bilmiyorum. Yaşamımı bir zamanlar devindiren maya yok artık; derin gecelerde beni uyanık tutan, sabahları beni uykudan uyandıran o uyarıcı çekicilik yitip gitti.
Hayatın gizemi çözülecek bir sorun değil, yaşanacak bir gerçekliktir. Durdurarak anlaşılamayacak bir süreçtir. Sürecin akışıyla hareket etmeliyiz. Ona katılmalıyız. Onunla akıp gitmeliyiz.
Mutluluğunun eksikliğini dünyevi bir nedene bağlayabilen aziz mahluk! Hissetmiyorsun, felaketinin paramparça kalbinde, bozulmuş aklında yattığını hissetmiyorsun, dünyanın bütün kralları bir araya gelse bile sana yardım edemez.
İnsan yalnızca içgüdüleriyle besin- güvenlik- özgürlük elde edemez... Hayvan bilinci yaşanan ağanın ötesine geçemediği gibi kurbanlarını soyunun tükenebileceğini de düşünemez... Hayvan yok eder üretmez... Hayvani zevkler duyumsal düzeylerin civarında kalır ve algısal olandan kaçınır... Yaşadığı evreni görmek isteyen insan olayları oturtacağı bir ağa ihtiyaç duyar... Bilincin nereye odaklanacağını seçmek; insanın ağını biçimlendiren budur... Hücresel gereksinimlerin en derin şekilde farkında olmanın etkilediği sinir-kan akışı, bedensel bütünlüğü getirir... Her şey hücreler/varlıklar /geçididir... İçindeki akışın kalıcı olması için uğraş...