Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Frigg

Frigg
@FriggWasHere
Ragnarøkkr tai chi, muay thai, astrologia, rune peritia, terrakinesis/pyrokinesis, maleficia et scientiarum antiquarum
Reklam
tüm evren, bir mikrokozmusun, yani insanın içindedir; buna karşılık, göklerdeki yıldızlarla dolu düzen bir Büyük İnsan ya da Kozmik İnsan'dır. Bu tür iliş- kinin bir örneği bir atomun güneş sistemiyle karşılaştırılmasında görülebilir. Atom makrokozmik güneş sisteminin mikrokozmosudur. Aynı düşünceyi İngiliz metafizik şairleri "benzerlik ilkeleri" olarak isim- lendirmişlerdir. Bu yaklaşımdaki önemli nokta, daha büyük bütünün içindeki döngüleri ve düzenleri (planetler) inceleyerek insanın içindeki döngüleri ve düzenleri öğrenebileceğimizdir.
Astroloji nasıl işler?" sorusuna çok sayıda yaklaşım söz konusudur. Eğer astrolojiyi nedensel bir çerçevede görüyorsak, astrolojinin geçerliğini destekleyen büyük ve giderek büyüyen bir kanıt kümesine sahibiz. Astrolojiyi nedensel çerçevede açıklama konusunda en yaygın girişimlerden biri güneş sisteminde ve insanda hassasça dengelenmiş elektromanyetik alanları ifade eden "Kozmik Koşullanma"dır. Bu elektromanyetik alanlar planetlerin konumları değiştikçe değişmektedir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Multa renascentur, quae jam cecidere cadentque, Quae nunc sunt in honore.... (Uzun zaman önce gömülmüş olanların çoğu tekrar dirilecek ve bugün saygı görenlerin çoğu batacak.) -Horace
İnsanın ihtiyaçları periyodik olarak değişim gösterdikçe, efsanelerinin de varlığının yeni boyutuna uygun olarak değişmesi gerekir. İnsanın bilinci geliştikçe, mitleri de gelişmek zorundadır:
Reklam
(Astrolog olmayanların yanı sıra) çok sayıda modern astroloğun da astrolojik önermelerin istatistiksel çalışmalarını sürdürmelerine rağmen, her şeyi açıklayabilmek için istatistiksel yaklaşımı kullanamayacağımızı artık anlamamız gerekiyor; çünkü deneyimin bir çok alanı ve yaşamdaki bir çok nitelik bu tür bir çalışmaya uygun değildir. Hatta,
"Yeni başlayanın aklı" bizim orijinal aklımızdır, boş ve hazır bir akıl. Eğer aklımız boşsa, daima bir şeylere hazır durumdadır. Yeni başlayanın aklında bir çok olasılığa yer vardır; bir uzmanın aklında yer sınırlıdır... Yeni başlayanın aklında düşünce yoktur, "Bir şeye ulaştım". Bütün benmerkezli düşünceler engin aklımızı kısıtlarlar. Başarı düşüncesine, ben düşüncesine sahip değilsek, gerçek bir yeni başlayan oluruz. O zaman gerçekten bir şey öğrenebiliriz.
Yaşamı kendi entelektüel önyargılarımıza ve duygusal eğilimlerimize göre sınırlandırarak ve sınıflandırarak anlamaya çalışıyoruz. Ama, genellikle, sonuçta sadece kendimizi kısıtlamış oluyoruz; çünkü biz ne dersek diyelim, bir şey ne ise o'dur.
Günlük yaşamda, insanın ruhsal yönü insanın psikolojik yaşamından ayrılamaz. "Psikoloji" sözcüğünün kökeni insanın aklının ruhsal yapısıyla ne kadar içiçe olduğunu göstermeye yeterlidir. Yunanca psyche (psişe) sözcüğünün temelde iki anlamı vardı. Birinci anlamı ruh, yani in- sandaki en derin yaşam kaynağı, olarak çevirilebilir. İkinci anlamı ise bütün bireyleri ve tüm doğayı kapsayan ölümsüz ruhu çağrıştıran kelebektir. O zamandan beri psyche, her ne kadar deneysel ve fizyolojik psi- kologlar bu kadar maddeci olmayan bir terimi kullanmak istemeseler de, genellikle "zihin” olarak tanımlanmıştır.
Organik varoluşla ilgilenmek isteyen Önce ruhu katı bir kararlılıkla dışarı çıkartır Sonra elindeki parçaları tutar veya sınıflandırır, Ama ruhsal bağlantıyı yitirmiştir, yazık. -Goethe
Reklam
Modern psikoloji bilimini oluştururken sadece aklı doyurmamız yetmez, aynı zamanda insanın yüreğinin ve ruhunun tepki verebileceği bir şeyler sunmak zorundayız.
Deneyimleyebileceğimiz en güzel ve en derin duygu bilinmeyeni hissetmektir. Gerçek bilimin gücü işte budur. Kendisini, bizim en yavan becerilerimizin ancak en ilkel biçimde oldukları zaman idrak edebilecekleri, en yüce bilgelik ve en muhteşem güzellik olarak göste- ren, kavrayamadığımız bir şeyin gerçekten var olduğunu bilmek - bu bilgi, bu duygu, gerçek dindarlığın çekirdeğinde işte bu bulunmaktadır. -Einstein
Yaratıcı çıkışları yapmayı başarabilenler, isimleri sonraki nesillere ulaşabilenler, yeniliğe gerçekten açık olabilen insanlardır.
"Bir insanın kendi yaşamını tahrip etmeden ve fiziksel açıdan hastalığa, entelektüel açıdan vefasız, basmakalıp bir üretkenliğe mahkum olmadan kendi ruhundan kaçabilmesi mümkün değildir" -Rudin
Yeni düşüncelerin gelişebilmesi için "bilinen" varsayımlardan özgürleşmemiz gerekir. Böylece yeni bir merak ve hayret duygusu algılarımızı aydınlatabilir. Bu özgürlük ve açıklık daima gerçek bilimin bir özelliği olmuştur. Bu özgürlüğe ulaşabilmek için entelektüel ve duygusal önyargıların zeminini temizlememiz gerekir.
93 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.