Berk Güney

Berk Güney
@GBerkG
12 reader point
Joined on February 2020
Her şey yoluna giriyor. Gördüğüm ufak ışıltıları kendi ellerimle söndürdüm. İnsan kendiyle bile anlaşamıyor bazen. Kimsenin okumayacağı bir deftere bile yazamıyor bazı şeyleri. Her sene erik topladığım ağacı keserken hiç üzülmedim mi acaba. Toza olan alerjimi tozun içinde çalışarak tedavi ettim. Zorunluluklar insanı değiştiriyor. Ailemi seviyorum.
Reklam
Kusursuz bir sakinliğin bedeli ne acaba? Ya da kusursuz sakinlik ne? Yaşanacak herhangi bir olayın insanda en ufak bir duygu uyandırmaması, benim için kusursuz sakinlik bu. Gürültülü bir ailede büyümenin bende bıraktığı iz bu sanırım. Fazlaca dışa vurulan duygulardan, duygusallıktan nefret. Birinin öfkesini dışa vurduğunu görünce ona acıyarak bakıyorum. Birinin mutluluğunu görünce de kendime acıyorum. Bazı zamanlar sakinliğimi koruyamayacak gibi olduğumda zihnimde güneşin batmakta olduğu bir sahil kenarı canlandırıyorum. Kimsenin olmadığı, havanın hafif esintili, denizin kusursuz bir sakinlikte olduğu. Ama hala biri yanımda ağlayınca ne yapacağımı bilemiyorum. Ağlamak benim için çok yabancı. Yanımda biri ağladığında sahilim bir anda kalabalıklaşıyor, fırtına çıkıyor ve deniz bütün sakinliğini kaybediyor. Bu yüzden yanımdaki insanların hep güldüğünden emin olmak istiyorum. Belki bu da gürültünün bende bıraktığı bir izdir. Hal hatır sormak önemli. Hal hatır sormak lazım ağaçlara, çiçeklere, denizlere okyanuslara falan. Rüzgar fırtınaya dönene kadar güzeldir. Artık toprağın kıymeti bilinmiyor. Sanırım çürüyoruz. Bir fidan ekdim dün. Sulamayı unutmuşum. Dönüp arkama baktım büsbütün. Kendi sahilimi kurutmuşum Pek çok fırtınayı yaşamış bir adam ya sakinliğe tapacaktır ya da sakinlikten nefret edecektir! Mehmet Murat ildan
İnsanlarımız çok sevgili insanlarımız normal olmayı kötü bir şey olarak görmeye başladıktan bu yana Dünya giderek daha komik, mantıksız ve çekilmez bir yer olmaya başladı. Fakat farklılaşma çabası içerisinde olan insanlar üzerine yaptığım gözlem hepsinin birbirine benzediği yönünde bir sonuç verdi. Farklılaştıkça ne kazanıyoruz bilmiyorum ama farklılaştıkça kaybettiğimiz şey insanlığımız olabilir mi? Bunlar derinlemesine düşünülecek konular kafam müsait olduğu bir ara düşünebiliriz. Bazen" normal olmanın neyini beğenmediniz be nankörler? " diyesim geliyor tabi. Bazı kelimelerin değerini çok düşürdük. Ben ve benim gibi sade bir hayat arayan ve normal olmanın keyfini süren insanlar Dünya'da her zaman olacaktır. Umarım biz değeri düşen kelimelerin değerini koruruz. Sade bir kahve ilk başlarda acı gelebilir, zaman ona alıştıracak, tatlandıracak. İşte o zaman şekerli bir kahve acı gelecek belki de. İnsan düşündükçe var ama kendisi düşündükçe. O yüzden bir ayna değil kendinize has bir tablo olmaya bakın. Teknoloji ilerliyor. Biz yavaş mı kaldık. Belki de farklı yönlere gidiyoruzdur. Ters orantılı bir ilişki. Kalabalığız. Dünya'dayız. Ne de olsa hepimiz insanız. Bizden çok kişi geçti burdan. Zaman ilerler ve hepimiz bir gün onun gerisinde kalırız. Bu aralar rüzgar gülleri dönmüyor.. İnsanın özgürlüğü; istediği her şeyi yapabilmesinde değil, istemediği hiçbir şeyi yapmak zorunda olmamasındadır. Jean-Jacques Rousseau

Reader Follow Recommendations

See All
8015. gün gereksiz uzun bir süre 5000 falan yeterliydi bence. Soğuk bir haziran ayının sonlarına doğru ağlayarak başladığım akıntıda artık ne gülüyor ne de ağlayabiliyorum. Yirmi ikiyi doldururken dönüp arkama baktığımda ölü bir çocuk ve bir sürü yabancı görüyorum. Belki de yabancılardan biri de benimdir belki de daha fazlası. Ölü çocuğun anıları geliyor zaman zaman aklıma, havalar hep koşturup oyun oynamalık. O çocuğu çok seviyorum hep de çok sevicem. Hep hayran olucam cesaretine, gücüne, hayallerine... Ve hep içimde kalacak, keşke bir kere gidip başını okşasam, sırtını sıvazlasam, özür dilesem defalarca özür dilesem. Beni affedeceğine eminim çünkü her zaman çok temiz kalpliydi. Arkaya bakarak yaşayamayız. Bu sebeple o çocuğu koruyamamın nefretiyle önümdeki karanlığa bakacağım. Bir ışık arayışında da olmayacağım. Dünya'da sonsuz diye bir şey yok. Karanlığında sonu gelecek. Zaten mutlu son diye bir şeyin olduğuna da inanmıyorum. Mutlu bir insan, sonun gelmesini istemez. Sonun gelmesini bekleyen insan ise zaten hiç mutlu olmamıştır. Ölümün bir başka yaşama açıldığına inanmak hoşuma gitmiyor. Ölüm benim için kapalı bir kapı. Ölüm bana, insanın sırtından yaşamın yükünü almaya çabalayan bir dost gibi geliyor. Eğer bir gün yolunuzu kaybederseniz bir çocuğun gözlerinin içine bakın; çünkü bir çocuğun bir yetişkine öğretebileceği her zaman üç şey vardır: Nedensiz yere mutlu olmak, her zaman meşgul olabilecek bir şey bulmak ve elde etmek istediği şey için var gücüyle savaşmak. Paulho Coelho
Yorgunum. Yorgunluktan uyuyakaldığım günleri özlemişim. Sanırım artık bazı şeyleri daha iyi anlıyorum. Mesela babamın bazı sabahlar uyandığında niye öğürdüğünü artık anlayabiliyorum ya da lisedeki bir hocamın “hayat görevler ve zorunluluklardan ibarettir" sözünü. Bunları anlayabildiğim için baya huzurluyum Sevdiklerimin yükü azalsın diye bütün yükü kendime yüklüyorum. Yapmam gerekeni yapıyorum. Vücudum zamanla iyileşir ama sevdiklerim kalbimde daima yaşar. Sanırım fazla insan sevmemeliyim. İnsanlar işime yaradığı sürece insanlar. Hayat belli bir zamandan sonra mide bulandırıyor. Uyanma zamanı geldi, bugün hava güzel olacak gibi.
Reklam
Reklam
97 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.