Yazarın ilk okuduğum kitabı "Bin Muhteşem Güneş" olduğu için, açıkçası onun yanında biraz sönük kalmış bir kitap olduğunu düşünüyorum. Diğer yandan, bu iki kardeşin yanında farklı karakterlerin geçiş öyküleri beni biraz yordu. Ama olay örgüsü ilerledikçe, hepsinin birbiri ile bağlantısını anlayınca taşlar yerine oturuyor. Nila'nın ve Nebi'nin bencilliği sonucu, Abdullah'ın bir ömür bitmeyen kardeş hasreti yürek parçalıyor. Ve bu olaydan en çok Abdullah yara alsa da, Nila Peri'de aradığını bulamıyor ve Peri de manevi olarak hep eksik kalıyor. Kitapta beni en çok etkileyen, Abdullah ile Peri'nin arasındaki kardeşlikten öte birbirlerine "aile" olmalarının gerçekliğiydi. Özellikle de Abdullah'ın bir abiden ziyade anne gibi koşulsuz ve fedakar sevgisi.. Kitabın sonu bu kadar hüzünlü bitmesin, en azından yıllar sonra olsa bile daha bilinçli ve güzel bir kavuşma olsun isterdim ama Peri'lerin kavuşması da bir nebze olsun teselli oluyor tabi.