ÖNSÖZ
Tarih anlatımı "tarih irfanı" içindir. Bunu Kur’an’daki, "sana hikmet verdik" âyetinin yansımaları olarak görmek gerekir.
Maalesef yakın tarihte olsun, uzak tarihte olsun, "irfan ve hikmet sırrından" nasip alamayan şahıslarca tarih bilimi oluşturulmaya çalışılmıştır. Tarihçiler, olan bitenleri değil de kendi
Hayatımızın tesadüfler üzerine kurulu olmadığını çok küçük yaşta öğrenmiştim elbet. Her gelenin her gidenin her yaşantının her anın bir nedeni vardır bu döngü içerisinde.
Babalar kızlarının değiştiremedikleri değiştiremeyecekleri eskitemedikleri eskitemeyecekleri ve yerini asla yeni bir oyuncağa bırakamayacakları en nadide oyuncaklarıdır aslında. Bir babaysanız hele ki bir kız babasıysanız bunu asla unutmamalısınız!
“Şöyle bir soru hatıra gelebilir. Yalnız Allah'tan yardım istenir, neden manevi insanlar ya Muhammed, ya Abdülkadir Geylani, ya Süreyya.... diye bu isimlerden yardım isterler?
Cevap olarak deriz ki: Allah kendisinde fani kıldığı yani yok ettiği kulunun isminin de Allah'a ait olduğunu bildirmiştir. O halde ya Muhammed, ya Abdülkadir Geylani, ya Süreyya ...demek ya Allah demektir.
Bu isimler ile yardım isteyen ve bu yardımın da Allah'a ait olduğunu bilen şirk yapmıyor ve doğru bilgisinden dolayı da mükafatı vardır"
Hakk yakınlığı bulmak olarak tarif edilmiş olan bu makam maneviyat yolcusu için bir dönüm noktasıdır. Bir insanın bir mürşid-i hakiki eli tutuncaya kadar malum bir hayatı vardır. Bir mürşid-i hakiki eli tuttuktan sonra ise ona manevi bir hırka giydirilir ve başka bir hayatı olur. Nihayet -nasip olur da- Hakk'ı bulursa bambaşka bir hayat başlar.