Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

GÜLŞAH ÖNEN

Gerçekte kim olduğumuzun farkındalığıyla birlikte canlandırıcı şeylere yönelme isteği duyarız. Yaşamımıza yeni bir anlam gelir. Kendimizi değersiz hissetmemiz sebebiyle içimizde oluşan boşluğun yerini artık kendimize duyduğumuz sevgi aldığından, onu dışarıda aramayı bırakırız çünkü bizi mutlu eden o sevgi artık içimizdedir. Sevginin dışarıdan alınabilecek bir şey olmadığını anlarız. İnsanın içinde hissettiği yoksunluğun yerini dünyadaki hiçbir zenginlik dolduramaz.
Reklam
Bir elektronu, dolaylı gözlem diye adlandıracağım bir şekilde gözlemeye karar verirsek, elektron uzaya saçılmış bir dalga oluyor. Fakat bilinçli olarak, doğrudan gözlem diyeceğim bir başka şekilde gözlemeyi seçersek, uzayın tek bir noktasına yerleşmiş bir parçacık halini alıyor. Başka türlü ifade edersek gerçeklik, onu gözlemeye karar verdiğimiz tarza göre şekilleniyor. Bu kararı bilincimiz alıyor ki bu da gerçekliği kısmen yaratanın bilinç olduğu anlamına geliyor."
Beyin hücrelerim yandı
Evrenin kendisinin de bir süper dalga fonksiyonu var ve evren, içindeki her mikro parçacığın, her atomun, her molekülün, kapsadığı her şeyin başka şeylerle etkileştiği fiziksel bir sistem olarak betimlenebilir, bu da evrenin bilgiyi işlediği anlamına gelir. Bildiğiniz gibi, bilgi işlemeye hesap denir. Başka bir deyişle evren hesap yapıyor. Ve davranışı dalga fonksiyonu tarafından yönetilen kuantum bilgisini işlediği için hesaplama yöntemi de kuantum oluyor. Evren bitleri değil, kübitleri ya da kuantum bitlerini işliyor. Bunun sonuçlarını kestirebiliyor musunuz?" "Evren makroskobik bir kuantum bilgisayarıdır." Kâinat, gitgide karmaşıklaşan bilgiyi yöneten ve kendisiyle aynı boyuttaki evrensel bir kuantum bilgisayarı tarafından simule edilebilen fiziksel bir sistemdir. Bunun anlamı da evrenin kuantum bilgisayarından ayırt edilemeyeceğidir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Atomlar aynı anda iki değişik yerde olabiliyorken, biz de atomlardan oluşuyorken bunu neden yapamadığımız nasıl açıklanabilir?" "Nasıl oluyor da mikrokozmos başka, makrokozmos başka yasalar tarafından yönetiliyor?"
Klasik fizik,beyni karmaşık bir mekanist bilgi işlem makinesi olarak görüyordu. Bu manada özgür irade yoktu. Geleneksel bilime göre, biz bilmesek de her davranışın bir sebebi olması gerektiği için özgür irade yanılsamadan öte bir şey değildi. Buna karşın kuantum fiziği bizi beynin işleyişi hakkında yeniden düşünmeye zorluyor. Gitgide daha çok bilim insanı, beynimiz de atomlardan oluştuğu için kuantum fenomenlerinin büyük ihtimalle zihnimizde gerçekleştiğini düşünüyor."
Reklam
Schrödinger Denklemi'nin olasılık dalgasına gelince, o da elimizdeki bilgilerin sınırlı olmasından kaynaklanıyor. Madde, dalganın belli bir noktasında kendiliğinden ve rastlantısal bir şekilde değil, bir şey onu orada ortaya çıkmaya mecbur ettiği için beliriyor ve bu sebebin bilinmemesi onun var olmasına engel değil. Olasılıksal hareket, mikroskobik düzlemde sebep-sonuç ilişkilerini görmekteki yetersizliğimizden doğan bir yanılsama sadece. Fakat gerçeklik olasılıksal değil, determinist çünkü 'Tanrı zar atmaz'..."
"Einstein'ın temel görüşü, dünyanın bizden bağımsız var olduğu ve her şeyin sebep-sonuç ilişkisiyle birbirine bağlı olduğuydu. Eğer belirsizlik ilkesi ve deneyler, gerçekliğin nesnel varlığı olmadığını gösteriyorsa, bu aslında gerçekliğin sahiden gözlem tarafından yaratılmasından değil, gözlem araçlarının gözlemin kendisine zarar vermesinden veya maddenin acayip davranışını açıklayabilecek bazı değişkenlerin henüz keşfedilmemiş olmasından ileri geliyordu.
Özünde kâinat, gerçek ile bilinç arasındaki ikilikten doğar. Bu ikilikte, hep büyüyen bir karmaşıklaşma süreciyle gerçek fiziği, fizik kimyayı, kimya hayatı, hayat da sonunda gerçeği yaratan bilinci üretir."
Daha önce binlerce kez yapılmış ve gerekli malzemeleri olan herhangi bir okulun laboratuvarında tekrarlanabilecek olan çift yarık deneyi bize gerçeğin ne kadar esrarengiz olduğunu açıklıyor. Gerçekliğin gözlenmesi kısmen gerçekliğin kendisini yaratıyor. Ama daha da önemlisi, gerçekliği gözleme tarzına dair alacağım bilinçli karar onu değiştiriyor. Örneğin, eğer elektronu yarıklarla ilgilenmeden sadece ekrandaki etkisini kaydederek gözlersem, bir dalga olacaktır fakat onu yarıklardan geçerken gözlemeye karar verdiğim takdirde bir parçacık haline gelecektir. Başka bir deyişle, ki bu konunun üzerinde bilhassa duruyorum, yapacağım deneyin türünü seçerken bilincim, gerçekliğin alacağı şekle, dalga mı yoksa parçacık mı olacağına karar veriyor.
bilinç, biyokimyasal programlanışını kontrol etmek ve planlamayı iyileştirmek için beyin tarafından yaratılan bir tertibattan başka bir şey değil.
Reklam
Gökkuşağı ışığın suyla temas ederek belli bir bakış açısına göre kırılmasından başka bir şey değildir. Biri, gökkuşağını fark ettiği yere gidecek olsa, bu olgu sadece gözlerimizin belli bir noktadan yakaladığı basit bir görsel izlenim olduğundan, orada hiçbir şey görmeyecektir. On metre uzaktaki bir kişi onu farklı bir renk yoğunluğuyla görecek ya da hiç görmeyecektir. Sonuçta gökkuşağı bir yanılsamadır."
Hayat bir belirmiş özellik mi?
Vücudumuz hidrojenden, oksijenden, karbondan ve havada, kayalarda veya galaksinin öbür ucundaki, hatta kâinatın en uzak köşesindeki bir gezegende var olanlarla tıpatıp aynı başka atomlardan oluşmuştur. Temel parçalar aynıdır: Nesneleri birbirinden ayırt eden şey, bu atomların kendi aralarında etkileşmelerini sağlayan karmaşıklık ve her yeni karmaşıklık kademesinden doğan belirmiş özelliklerdir. Hayatın kendisi ardışık karmaşıklık katmanlarından meydana gelir ve her katman beraberinde yeni belirmiş özellikler getirir. Bakteriyi böcekten ayıran şey karmaşıklık düzeyidir ve böcek ile fare arasında, fare ile ipek maymunu arasında ve ipek maymunu ile insan arasında aynı durum geçerlidir. Öz bakımından hepimiz eşitiz -amino asitler, proteinler, vs.- bizi ayıran şey moleküllerin düzenindeki karmaşıklık ve her karmaşıklık seviyesindeki belirmiş özelliklerdir."
*İdeal kilonuza inmeye çalışmalısınız. Metabolik sendrom varlığı karaciğer yağlanması ve bel bölgesi kilosuna sebep olur. Kilonuz olmasa bile beliniz kalınlaşmışsa bu yağlardan sağlıklı beslenmeyle kurtulabilirsiniz. Beldeki yağlardan kurtulmanın en kolay yolu akşam yemeğini çok erken saatte ve çok hafif yemektir demiştik. Gece açlığı, belinizi eritir. *Beslenmenizi diyabetmişsiniz gibi yapmalısınız. Dahası bunu hepimiz yapmalıyız. Unlu-şekerli gıdalardan uzak durmak hepimiz için iyidir. Ancak metabolik sendromu olan kişiler bu konuda daha erken önlem almalıdır. Zaten kendileri de beslenmelerinde biraz da olsa basit karbonhidratları artırsalar hemen yükselen trigliserid değerlerini fark ederler.
Bu kitabı açken okuyunca çok motive oluyorum
İşlenmiş gıdalar hücresel stres sebebidir. Hücreler için birer çöpten ibarettir. Çöple beslenen hücreler (beyin dâhil) resetlenemez. Özellikle şeker beynin elektriğini bozar. Yağ ise düzenler. İşlenmemiş bitkisel gıdalar, tohumlar, baharatlar, yağlı besinler elektriği düzenler. Gündüz beslenme periyodunda bu besinlere ağırlık verilmeli, gece açlık halinde kalınmalıdır.
Dopaminin üretimini vücudun doğru planlaması için sabah gün ışığıyla temas etmek temel belirleyicidir. Bu da sabah erken uyanırsak, duyarsız değil duyarlı dopaminimizle daha az yiyerek daha kolay tatmin olacağız demektir. Zaten yazları daha az iştahlı olduğumuzu, nispeten daha az kilo aldığımızı biliyoruz. Dopamin duyarsızlığı sebebiyle oluşan bağımlılık davranışlarına elektroniklerimize günde belki yüzlerce kere bakmayı da eklemeliyiz. Öyle ki tüm sosyal medya onayları, tüm o 'like'lar birer dopamin artırma aracımız hâline geldi. Oysa bu küçük dopamin pikleri kısa süre etkilidir ve hep daha fazlasını istetir.
372 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.