Elizabeth Zott, üzümlü kekim… Hayranlığımı nasıl dile getirsem bilemiyorum. Romanın ilk cümlesinden son cümlesine kadar olan tüm süreçte yüreğim ağzımdaydı. Bir kadının başına daha kötü ne gelebilir ki diye düşündüm, sonra daha kötüsü geldi. Müthiş bir iradenin ve dört başı mamur bir mücadelenin manifestosunu okuduk. Yer yer öfke nöbetlerinin, yer yer de galeyana sürüklenmelerin yaşandığı inanılmaz bir serüvendi. Şair iyi kitaplar okumayı ‘iyi yaşamak’ diye nitelemiş, hakikaten geçirdiğim en güzel haftalardan biriydi. Calvin ve Elizabeth’in kimyasını yarıda keserek her ne kadar kalbimizi yasa boğduysa da yazar, ölen bir adam ancak bu kadar güzel yaşatılabilirdi mesajını da zihinlerimize kazıdı. Mad’e gelince Tanrı’nın lütfu dedikleri böyle bir şey olsa gerek :) Dünyanın en tatlı, zaman zaman en münasebetsiz çocuğu keşke seni kollarıma alabilsem…