Distopya edebiyatının ünlü yazarı George Orwell'in masalsı anlatımıyla bize ve topluma ışık tuttuğu bu eser, bizi bildiğimiz ve göremediğimiz her şeyi sorgulamaya itiyor.Toplum yapısı,devletler,hiyerarşi,eşitlik adı altında eşit olunmaya izin vermeyen üst sınıflar,doyumsuz olanlar,çalışanlar üzerinden refah bir hayat sürenler,modern kölelik ve bir çok konu... En güzel tarafı da bunları bir çiftlikte yaşayan hayvanlar üzerinden sembolize ederek bize basit ve akıcı bir dilde anlatması.
Her hayvandan bir şey öğreniyoruz her hayvanın temsil ettiği kişileri ve kişilikleri algılıyoruz.Doğruları söylediği için dokuz köyden kovulan Snowball, emekli olmadan canla başla çalışan olduktan sonra da mutlu mesut yaşayacağını sanan Boxer, her sorgulama da susturan Squealer, göz dağı veren ve korkuyla yönetmeye çalışan Napoleon,bildiği tek cümleyi hayatı boyunca söyleyen koyunlar ve gerçeği görüp sorgulamayan ve işleyişi değiştirmeye cesareti olmayan Benjamin bizden ve hepsi çok tanıdık. Aslında umutla başlanan bu masalda eleştirilen sisteme dönüşümümüzü okuyoruz.
Okudukça bu Hayvan Çifliği'ndeki hayvanlara' artık şu gerçeği görün' diye seslenmek istiyoruz. İçimiz sıkılıyor ve üzülüyoruz. Ne kadar da manidar.
Hayatta en az iki kez farklı yaşlarda okunması gereken kitaplar arasında bu mükemmel kitap. İlk defa 24 yaşında okuduğum için biraz burukluk var içimde ama tam anlamıyla özümseyerek okuduğum için de mutluyum. İleride hangi yaşta okurum bilmiyorum ama şu an hissettiklerimden farklı hissetmeyeceğimden eminim. Okumayı düşünen ve okumak isteyen herkese tavsiye ederim.