“En derin yaralarla başlar, en derin gülücükler. En yüksek uçurumlardan düşerken öğrenirsin uçmayı. En derin denizlerde boğula boğula becerirsin tek bir seferde yaşamayı.”
Bütün bunların üstüne
Hepsinin üstüne sevda sözleri söylemeliyim
Vatanım milletim tüm insanlar kardeşlerim
Sonra sen gelmelisin dilimin ucuna adın gelmeli
Adın kurtuluştur ama söylememeliyim
Can kuşum, umudum, canım sevgilim.
Mazide karanlık vardır. Alevler içindedir mazi.. Yaşamayı istediğinin yanında, istemediği nice zaman dilimleri saklıdır mazide. Acıların yumak yumak olduğu, gözlerin çeşmeye döndüğü, hıçkırıkların boşluğa saplanıp kaldığı ürkütücü bir sahradır mazi...
Damlalar halinde sızmaya başlar Ayşe'nin kirpikleri arasından..Her damla berrak bir yöneliş içinde öper yanaklarından...
Çocukluğumdan bu yana karşılaştığım her dervişe, müride selamdan sonra bir soru yöneltirdim. Bazen teke tek muhabbetlerde, bazen sohbet meclislerinde. Sorumu dinleyenler 'Bu soru deli sorusudur.' diye düşünürdü. Oysa veli sorularıydı sorduklarım. Cevabı da veli olan verebilirdi. Halk 'veli' ile 'deli' arasındaki farkı bilmiyorsa ben ne yapayım?