Diyogenes zenginlik, güç ve onur arzusunu, erdeme giden yolda, kişiyi iyi ve mutlu bir hayat yaşamaktan alıkoyan engeller olarak gördü. Bunun yerine, maddi varlıklardan arınmış ve insan doğasıyla uyumlu, basit bir hayatı savundu. Bu sadece felsefi bir duruş değildi; Diyogenes, Atina sokaklarında gözden çıkarılmış bir seramik küveti evi belleyerek, paçavra giyip yiyecek aşırarak, toplumsal geleneklerle görgü kurallarını görmezden gelerek yaşıyordu.