Eve varınca yatağa uzandım. Evde daha çok yatağa uzanırım. Sonra güzel bir şiiri defterime geçirdim: “Bir saatçik görmesem sevdiceğimi, Bir yıldır görmemişim gibi geli, Böyle kim duyarak yaşamaya, Sorarını, yaşamak mı denir?”
Bu akşam anladım ki, bir insan diğer bir insana bazen hayata bağlandığından çok daha kuvvetli bağlarla sarılabilirmiş. Gene bu akşam anladım ki, onu kaybettikten sonra, ben dünyada kof bir ceviz tanesi gibi yuvarlanıp sürüklenebilirim.
Muhakkak ki dünyanın en lüzumsuz adamıydım. Hayat beni kaybetmekle hiçbir şey ziyan etmeyecekti. Hiç kimsenin benden bir şey beklediği ve benim hiç kimseden bir şey beklediğim yoktu.
"İçimizde şeytan yok, içimizde aciz var. Tembellik var. İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey; hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var."