İtirazlarına hoşgörülü davranmadığınız oğlunuz kendi çocukları isyan ettiğinde sıkıntı çekecektir.Ve böylece asla kendinden üst seviyede birine hayır diyemeyen,karşı çıkamayan,eleştiremeyen nesiller yetişir.
Şimdi anladık mı aslında evimizin çok küçük olmadığını, yada çok soğuk olmadığını, yattığımız yatağın, üstümüzdeki yorganın markasının çokta önemli olmadığını, yada yediğimiz yemeğin tuzunun salçasının etinin sebzesinin az yada çok olmasının çok önemli olmadığını, ballandıra ballandıra anlattığınız telefonunuzun, arabanızın markasının, yazlığınızın, zenginliğinizin çok önemli olmadığını, yada milyonlarca liraya aldığımız konutun belkide mezarımız olabileceğini, üstünüzdeki montun, ayağınız üşümesin diye bir köşede duran battaniyenin kıymetini, sıcak bir çayın, çorbanın ekmeğin nasılda kıymetli olduğunu, yada kalbini kırdığınız bir insanın gönlünü almaya vaktiniz olamayacağını,nerede nasıl yattığınızın değilde, nerede nasıl, yada ne halde uyanacağınızı, yada uyanamayacağınızı, zenginliğin, malın mülkün makamın emanet olup İNSANLIĞIN kalıcı ve gerekli olduğunu..
Üçünün de hüzünleri aynıydı.Benim hislerim de onlarınkine benziyordu.Çok şey değildi isteklerimiz.Para pul değildi.Yaşamın en temel gereksinimiydi ve ona kıymet biçilemezdi.Hiçbir şeyin gücü yetmez o boşluğu doldurmaya!Sevgiydi bu.