Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gncokuyor

496 syf.
·
Puan vermedi
Kaç çiçek kim bilir sergiler renklerini, gözlerden ırak...
Kitabı okumayan yahut filmini izlemeyenlerin dahi aşina olduğu "Çılgın Kalabalıktan Uzak" ifadesi Thomas Gray'in 1751'de yazdığı 'Bir Taşra Kilise Bahçesinde Yazılan Ağıt' adlı şiirinden geliyor: Kaç çiçek kim bilir sergiler renklerini, gözlerden ırak/Itırını çöl kumuna saçmaya tutsak. Çılgın kalabalıktan uzak
Çılgın Kalabalıktan Uzak
Çılgın Kalabalıktan UzakThomas Hardy · Can Yayınları · 20182,968 okunma
Reklam
88 syf.
·
Puan vermedi
Márquez der ki: "Hafıza hem hammadem hem de aracım. O yoksa hiçbir şey yok." Yaşamını ülkesinin hatta tüm Latin Amerika'nın belleğini yaratmaya onu unutulmaz kılmaya adamış bir yazarın kişisel tarihinde bir gün gelip de bir kitabı tamamlamasına engel olacak zihinsel bir zayıflamanın esiri olacağını düşünüp düşünmediğini bilemiyoruz. Belki de bu sözde bu korkunun da altını çiziyordur, bilemiyoruz. "Ağustosta Görüşürüz" yazarın zihinsel dalgalanmalarından önce yaratılmış 'Ana Magdalena' karakterinin mahrem yaşamına dokunan çok özel bir yapıta dönüşmek üzereyken istediği kıvama bir türlü gelemeyen oğullarının tabiriyle cilalanmamış bir eser olarak kalıyor. Önemli mi? Gabonun tüm eserlerini okuyan bizler Ana Magdalena'nın ihanet serüvenine kaynaklık eden durumları anlamadık mı, öte yandan son anda bir adaya gömülmeyi vasiyet eden annenin niyetini sezmedik mi? Onun yaratım süreciyle hafızasını elde tutma gücü arasındaki mücadeleye her daim saygı duyan okurları olarak diyebiliriz ki Gabo, (kelimenin tam anlamıyla) her şeye rağmen okurunu ötelerden sarıp sarmalamayı başarmış. Dipçe 2: Marquez okumalarımı hem bireysel hem de en sevdiğim insanlarla yaptım hep. Nerede olursak olalım hangi durumlarda ve duygularda olursak olalım Gabo ve eserleri bir yığın hatırayı ve tükenmez bir sevgiyi hep diri hep kıymetli tutacaktır. Sevdiklerime ve Gabo'ya
Ağustosta Görüşürüz
Ağustosta GörüşürüzGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 2024175 okunma
304 syf.
·
Puan vermedi
DİPÇE : Kitap tarihi bir bilgi ile açılıyor dolayısıyla okur kısmen ne ile karşılaşacağını bilerek başlıyor okumaya. Tarihi bilgi şu şekilde: "1580'lerde, Stratford'daki Henley Caddesi'nde yaşayan bir çiftin üç çocuğu oldu: Önce Susanna, ardından ikiz olan Hamnet ve Judith doğdu. Hamnet adındaki oğlan 1596'da, on bir
Hamnet
HamnetMaggie O'Farrell · Domingo Yayınevi · 2022648 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
336 syf.
·
Puan vermedi
DİPÇE : (Annesinin masallarına, onca yıl sonra hâlâ bağlı kalabilmiş yeryüzündeki ender insanlardan biri benim herhalde.)  “Bu kitap otobiyografik bir ilham kaynağı ama bir otobiyografi değil. » diyor R.Gary. Evet, çünkü yaşamının tüm ayrıntılarına değil annesine, o hiç kopmayan göbek bağına bir güzelleme bu kitap. Fedakarlığa, o tükenmez sevgiye
Şafakta Verilmiş Sözüm Vardı
Şafakta Verilmiş Sözüm VardıRomain Gary (Emile Ajar) · Sel Yayıncılık · 2020325 okunma
160 syf.
·
Puan vermedi
DİPÇE : Zaman,savaş sonrası başrolde yine Torino. Bu kez Torino'dan genç kızken ayrılıp Roma'ya yerleşen orada başarıyı ve maddi zenginliği yakalayan Clelia'nın doğduğu kente dönüş hikayesine tanık oluyoruz. Bireyin topluma ve geçmişine yabancılaştığını en güzel anlatan örneklerden biridir çocukluk kentlerine dönmek.
Yalnız Kadınlar Arasında
Yalnız Kadınlar ArasındaCesare Pavese · Can Yayınları · 20181,589 okunma
Reklam
176 syf.
·
Puan vermedi
DİPÇE : 1950 Strega Ödülünün ikinci kitabı Tepelerdeki Şeytan; üniversiteli üç gencin yaz tatiline denk gelen zaman dilimine odaklanıyor. Bu zaman dilimi Üçlemenin ortak zamanı ikinci dünya savaşı sonrasıdır; ortak mekanlardan biri ise Kuzey İtalya'nın köy, kır ve kasabalarıdır. Pavese'nin en güçlü özelliklerinden biri mekanı
Tepelerdeki Şeytan
Tepelerdeki ŞeytanCesare Pavese · Can Yayınları · 2021170 okunma
109 syf.
·
Puan vermedi
Güven dolu saf bir yürek, suçun kaynağı mıdır?
DİPÇE : Dazai'nin yaşamı ve ölme deneyimleriyle örtüşen dokusu son derece hassas bir roman İnsanlığımı Yitirirken. Kitap, Oba Yozo'nun adım adım çöküşünü belgeyen üç günlükten oluşuyor. Soytarı Çiçekleri'nde her şeyi gülerek geçiştiren genç Yozonun yaşadığı intihar deneyimini de içeren ilk günlükte (ki burada ölen Sono'nun adını hatırlamıyorum ,der bu da bir oyundur elbette) karakterin insanlardan ne denli korktuğunu bu korkuyu bertaraf etmek için palyaçoluk maskesi taktığını görüyoruz. Ne var ki Yozo'nun içinde biriken korku ve mutsuzluk hissiyle takındığı tavır ciddi bir çatışma doğurur bu çatışmayı dindirmenin veya ötelemenin yolunu içkide, kadınlarda ve sonunda morfinde aramaya başlar. Hayatının kontrolünü eline alamayan,değişen dünya düzenine uyum sağlayamayan, özellikle saf iyiliğin karşılık görmediği moderniteye bir türlü anlam veremeyen Yozo hızla trajik sona sürüklenir. Yozo esasında Meiji sonrası değişen Japonya'nın modern yaşamında giderek yükselen anomisinin sembolüdür. Yozo'nun kendi benliğiyle zorlu ilişkisi intihara meyyal Japon toplumunun portresi niteliğindedir. Günlüklerden oluşan bu ben romanın Mişima'nın Bir Maskenin İtirafı'na model teşkil ettiği düşünülebilir. Satır aralarında insan doğasının karmaşıklığı üzerine kafa yormayı tercih edenlere kasvetine rağmen tavsiyedir.
İnsanlığımı Yitirirken
İnsanlığımı YitirirkenOsamu Dazai · Sel Yayıncılık · 202033,3bin okunma
80 syf.
·
Puan vermedi
DİPÇE : Dazai okurunun "İnsanlığımı Yitirirken" adlı eserinden tanıdığı Oba Yozo karakterinin 13 yıl öncesini anlatan eşlikçi bir metin 'Soytarı Çiçekleri' Metnin konusuyla beraber öne çıkan özelliği tiyatro terimi olarak kullandığımız "dördüncü duvarın yıkılması"tekniğinin sıkça kullanılmasıdır. Bu teknikle okur
Soytarı Çiçekleri
Soytarı ÇiçekleriOsamu Dazai · İthaki Yayınları · 20231,483 okunma
752 syf.
·
Puan vermedi
Metafizik Irmaklarda Bir Arayış Hikayesi: Tuhaf ve Biçimsiz
"Açıklama denen şey giydirip kuşatılmış bir yanlıştır, yanlışın ta kendisi.." Her yorumun başlı başına bir yanlışlık olasılığı gibi.Çünkü kitabı elime aldığım andan bitene değin onlarca yorum analiz cümlesi geçti kalemimden her biri diğerinden doğru ve diğerinden yanlış. Bu açıklamayı da(!) yaptıktan sonra yazarın okurunu sürüklediği
Seksek
SeksekJulio Cortazar · Can Yayınları · 2022435 okunma
173 syf.
·
Puan vermedi
Rüyada, Orada, Derinde Hep!
DİPÇE : Rüyada, orada, derinde... Birbirine geçmiş bir şekilde üç kadının (anneanne- anne- torun) hikâyesini dinliyoruz Kabuk'ta. Eril bir yapı içinde fakat erkeklerin rolünün azaltıldığı bir dünyada aynı aileden gelen üç kuşak kadının iç sesi; ruh beden ,yaşam ölüm, gerçek rüya karşıtlığında ve hep birbirlerinin hikayelerine dolanarak
Kabuk
KabukZeynep Kaçar · Sel Yayıncılık · 20173,168 okunma
Reklam
240 syf.
·
Puan vermedi
DİPÇE : "...adına yaşam denen boyalı peçe." Percy Bysshe Shelley'den alıntı bu dizeyle başlıyor eser ve bir örtünün aralanmasıyla ortaya çıkacak gerçeklerin habercisi oluyor. Romanın konusu ana hatlarıyla; orta üst sınıftan bir aileye mensup güzel Kitty, annesinin baskı ve yönlendirmesiyle sevgi duymadığı ancak kendisine iyi
Boyalı Peçe
Boyalı PeçeW. Somerset Maugham · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20162,858 okunma
184 syf.
·
Puan vermedi
DİPÇE : 15. Yüzyılda yaşamış olan Lek Dukakin adlı Arnavut asilzadesi tarafından Arnavutlar arasında düzenin korunmasına katkı sağlamak üzere kitaplaştırılmış "Kanun" 12 kitap (Bölüm) ve 1.262 maddeden oluşmaktadır. Kitaplar ve onların alt bölümleri şunlardır: 1. Kilise 2. Aile 3. Evlilik 4. Ev, Hayvancılık ve Mülkiyet 5. Çalışma 6.
Kırık Nisan
Kırık Nisanİsmail Kadare · Jaguar Kitap · 202476 okunma
228 syf.
·
Puan vermedi
DİPÇE : Sezgin Kaymaz'ın son kitabı Düz Dünyacılar. Kaymaz'ın yapıt tablosunu şekillendiren tüm unsurları bu eserde de görmek mümkün: Epigraflar, vazgeçilmez kent Ankara, insan gibi düşünen konuşan köpekler, ölüm ve yer yer argo içeren, çoğu kez argonun ötesinde küfürlü söyleyişler. Neredeyse tüm eserlerinde, yazarla bütünleşen bu format onu nevi şahsına münhasır kılıyor. Sezgin Kaymaz'ın gündelik yaşamla metafizik unsurları iç içe sunmadaki mahareti en çok ölüm olgusunda kendini gösteriyor. Ölenlerin gerçek yaşayanlar olduğunu, her defasında yüksek sesle ifade ettiği pasajlar, kendisi gibi birçok okurun da sığındığı korunaklı bir alana dönüşüyor. Bu eserinde farklı bir boyutta karşımıza çıkan ölümlüye hesap gününe, sorgu sual mefhumuna muzipçe dokunuyor. Düz Dünyacılar'da da yine dost kadroyla yol aldığını görüyoruz Sezgin'in. Çeto'nun yerini alan Necati,Timuçin ve bir afet Betül gibi. Onlar Ankara sokaklarını arşınlarken yine kendisinin yakından tanışıklığı olduğuna inandığım meleklerle insanoğluna haddini bildiriyor. Kendini eşrefi mahluk addeden insanın nasıl aşağılar aşağısına dönüştüğünü anlatıyor. Bindiği dalı kesmedeki akılsızlığına dikkat çekiyor. Üzerinde yaşadığı dünyayı öteki canlılarla paylaştığının farkında olmadığını ve nasıl bir yanılgı içinde olduğunu haykırıyor: Dünyamız içindeki tüm canlılarla hızla yok oluyor.Bu kötülüğün müsebbibi insan, kendine gel! Çok daha fazlası Kaymaz'ın üslubuyla söverek, döverek ve severek Düz Dünyacılar'da.
Düz Dünyacılar
Düz DünyacılarSezgin Kaymaz · İletişim Yayınları · 2023344 okunma
352 syf.
·
Puan vermedi
DİPÇE : Rougon-Macquart serisinin ilk kitabı Zola'nın kurguladığı bir kasaba olan Plassans'taki Provence'ta geçen olaylar; Prens Louis-Napoléon Bonaparte'ın darbesini ve 2 Aralık 1851'de İkinci İmparatorluğun doğuşunu anlatıyor. Yazar öncelikle Paris banliyölerinde unutulmuş bir köşenin, Sainte-Mittre
Rougon'ların Yükselişi
Rougon'ların YükselişiEmile Zola · Yordam Edebiyyat · 2020192 okunma
144 syf.
·
Puan vermedi
DİPÇE: Japon edebiyatının modernleşmesine hizmet eden yazarlardan biri de Ogai Mori. Batı'da aldığı eğitimin etkisiyle Japon edebiyatı ile Batı edebiyatını sentezleyerek toplumun görünmeyen dokularına ulaşmayı başarmış. Yaban Kazı da bu minvalde bir eser. O-Tama adlı genç bir kadın ile Okada adlı genç bir tıp öğrencisinin yaşamlarına, Meici döneminin son vakitlerinde yani değişen düzen içinde uzanıyor. Mevcut düzende kadının yeri ile, değişen düzende kadına yönelik tutumlara dikkat çeken, kadının metres dairesinden özgürleşmesinin önündeki engellerin boyutlarını vurgulayan yazar, kırılgan sakınımlı bir dil kullanıyor. Her tutumun ardındaki duygudurumlarına yer vermesi bu tavrı destekliyor. Nitekim, Otama'nın kafesteki kuşuna uzanan yılanın başını ezen Okada, romanın ilerleyen kısımlarında hedefini iskalayarak bir yaban kazını vurur.Bu iki sahne sessiz bir atmosferde geçer. Oysa kafesteki kuş ve nehirdeki yaban kazı güçlü birer metafordur. Kurtarıcı Okado nehirdeki kazı da kurtarmak isterken vurmuştur. Bu noktada Otama'nın kaderi ile yaban kazının kaderi kesişir adeta. Kuşu kurtaran ve yaban kazını istemeden öldüren Okada'nın burs alarak Avrupa'ya gitmesine paralel kader, o tanıdık tuhaf sessizlikle eşlik eder. Okada yüzü Batı'ya dönük genç ve eğitimli halkı temsil ediyor. O-Tama ise bütün yükünü kalbine gömmek zorunda olan eski kültürü. Tıpkı birbirlerinde gözü kalan ama büyütemedikleri bir aşkın tarafları gibi eksik ve belirsiz de olsa yazarın ülkesi için dilediği yönü görebiliyoruz.
Yaban Kazı
Yaban KazıOgai Mori · İthaki Yayınları · 20212,789 okunma
272 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.