Nasılsın,
Yolunda mı her şey, dikkat ediyorsun değil mi kendine?
Kalın giyin havalar soğuk, sabah erken kalkacaksın hadi uyu artık, geç kalma, koşma, düşme, seni sevdiğimi unutma, boş ver üzülmene bile değmez, hadi gel seveyim saçlarını, her şey daha güzel olacak…
Diyemiyorum sana…
Kapına komşu da değil ki kapım; kulak misafiri olsam, hani arada da olsa duysam sesini.
Yemin ederim sarılmak falan da değil niyetim; şöyle uzaktan da olsa görmek, iyi olduğunu bilmek de yeterli. Yanlışlıkla bile aramıyorsun ki bir bahanem olsa “nasılsın” diye sormaya…
Özlemek böyle bir şey işte,
Yarısı merak, diğer yarısı meraktan ölüm nedeni…
Bir yalvarış değil bu, yalnızca oku ve geç.
Yine de bil istedim…
Sen benim tek sevdiğim dostumsun. !
Tam da alıştığını düşündüğünde, biri anar o’nu ansızın.
Ve yeniden öldürmeye başlar seni onun adını duyduğun an, sızın…
Yalnızca ‘sol’ anahtarı olanlar mı kalp çalabilir?
Seviyorum anlıyor musun?
Kırgınım.
Gidişin değil, kırılmışlığım batıyor avuçlarıma.
Üzgünüm,
‘Biraz daha kal’ diyemediğim için sana.
Yalnızım, anlayabiliyor musun