“Kimseye anlatılmaz bu dertler, çünkü herkes bunlara nadir ve acayip şeyler gözüyle bakarlar. Biri çıkar da bunları söyler ya da yazarsa, insanlar, yürürlükteki inançlara ve kendi akıllarına göre hem saygılı geç de alaydı bir gülüşle dinlerler bunları. Çünkü henüz çaresi de, devası da yok bu dertlerin: Tek ilaç şarap yardımıyla unutmaktır; afyonun ve uyuşturucu maddelerin sağladığı sahte uykudur.Ama ne yazık ki bu tür devaların da etkileri geçicidir, acıyı kesecekleri yerde çok geçmeden daha da şiddetlendirirler.”
“Ne olursa olsun, düşünmek ve yazmak benim için çok zorlaştı, yazmaya oturduğumda bazenelim kağıdın üzerinde hiçbir şey yazmadan ilerliyor, şimdi olduğu gibi, düşünmekten ise hiç bahsetmek istemiyorum.
“ Ve her şeye rağmen bazen şuna inanıyorum: eğer mutluluktan ölünüyorsa, bu benim başıma gelmeli. Eğer ölüme yazgılı bir mutluluk sayesinde hayatta kalınıyorsa, o zaman hayatta kalacağım.“
“ yoksa benim için önemli olan tek başına sen değilsin de, senin yaşadıkların ve davranışların mı? Ama anlatmasan bile, seni tanıyorum, hem de kendimden çok daha iyi.“
“ İki mektubunuzu, serçenin odamdaki ekmek kırıntılarını yiyişi gibi okuyorum; titreyerek, etrafa kulak kabartarak, sağa sola bakarak, bütün tüyleri kabartarak...“
“Bazen, karşılıklı iki kapısı olan bir odamız varmış gibi geliyor; ikimiz de kendi kapımızın kolunu tutuyoruz, birimiz gözünü kırpsa, diğerimiz kendi kapısının ardına kaçıveriyor ve ilk tek bir söz söylemeye kalksa, ikincisi kesinlikle çoktan kapıyı arkasından kitlemiş gözden kaybolmuş oluyor. Kapıyı tekrar açacak, çünkü bu belki de insanın terk edemediği bir oda. İlki ikincisine bu kadar benzemese, sakin olsa, ötekine bakmıyormuş gibi davransa, odayı sanki herhangi bir odaymış gibi yavaş yavaş düzene sokacak; ama bunun yerine, oda kapısının orada aynı şeyi yapıyor, hatta bazen ikisi de kapılarının arkasına saklanıyorlar ve güzelim oda bomboş kalıyor.”