Gökhan
@Gokhan77
Ama belki de bilmeden, sırt sırta sessiz bir yaşamda sen de ona aitsindir.
Uyuyan Adam
Georges Perec
Eskişehir
Eskişehir, 18 Nisan 1977
3371 okur puanı
Mayıs 2019 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Gürültünün ortasında, büyük bir sessizlik!
Söyleyememenin o dayanılmaz ağırlığı.....
Her şey de söylenmez ki ama. Öyle değil mi? Bazen hissedilir. Kimi zaman hissedilmez. Geçer gider.
Sayfa 96Kitabı okuyor
Maymun gözünü açtı. Durup biraz düşünmeli, bazı kararlar almalıyım. Tabii hayat izin verirse.
Sayfa 79Kitabı okuyor
Kadınlar...
Hah! Bunu da iyi yapar işte! Öyle bir şey söyler ki titrer ama bir türlü kendinize dönemezsiniz.
Biraz dalga geçer gibi söylediyse de eşimi tanıyorum. Hoş bütün kadınlar böyledir ya. Biz ne yaparsak yapalım, onlar istedikleri anlamı çıkartırlar.
İyi ya da kötü fark etmez, kadınların beyni ne diyorsa, doğru odur.
Sayfa 55Kitabı okuyor
Okur Takip Önerileri
Derler ya hani, hayat siz planlar yaparken başınıza gelenlerdir diye,...
Sayfa 50Kitabı okuyor
Esprilerin göze sokulmayanlarını, arkadan kahkahayla desteklenmeyenlerini severim.
Sayfa 37Kitabı okuyor
Seninle her şey aşırı normalmiş gibi konuşur ama aslında o esnada içinde büyük fırtınalar kopmaktadır. Ne yapacağını kestirmek zordur. Ama şundan emin olabilirsin. İnsandır. İncitmektense incinmeyi tercih eder.
Sayfa 36Kitabı okuyor
Yaşam oyunu...
Oyunun anlamını kavramıştım ve onu yeniden oynamaya, acılarını yeniden tatmaya, saçmalığı karşısında yeniden ürperti duymaya, ruhumdaki cehennem içinden bir kez daha ve sık sık bir kez daha, bir kez daha geçip gitmeye hazırdım.
Bir gün gelecek, ben'in parçalarıyla oynanan bu satranç oyununun daha iyi üstesinden gelecektim. Bir gün gelecek, gülmesini öğrenecektim.
–SON–
Kendiniz yaşamınızın oyununa dilediğiniz biçimi verebilir, onu dilediğiniz gibi canlandırabilir, karmaşık duruma sokabilir ve zenginleştirebilirsiniz, bu sizin elinizde. Nasıl ki delilik yüksek bir anlamda tüm bilgeliğin başlangıcıysa, şizofreni de tüm sanatın, tüm düşlerin başlangıcıdır.
Her şey bir masaldı, her şey alışılmışın bir boyut ilerisindeydi, bir anlam daha derindi, oyun ve simgeydi her şey.
Evimize varmamız için pek çok pislik ve saçmalık içinden bata çıka yürümemiz gerekiyor! Üstelik bize yol gösterecek kimsemiz de yok, tek kılavuzumuz yüreğimizdeki özlemdir.
Zaman ve dünya, para ve güç, küçük ve sığ insanların elinde bulunacak her zaman, asıl insanların elinde ise hiçbir şey. Yalnızca ölüm.
Bu yaşam...
Yanlışlarla dolu, zahmetli ve mutsuz bir hayat yaşamıştım ve bu hayat beni vazgeçmelere, yadsımalara götürmüştü, tüm insanların yazgısal burukluğunu içeriyordu, ama zengin bir yaşamdı, mağrur ve zengin, sefalet içinde bile krallara layık. Yıkılıp gidene kadar yürüyeceğim kısa yolda isterse baştan aşağı içler acısı şekilde harcanıp gitsin, soylu bir çekirdeği vardı bu yaşamın, ayrıca soylu bir yüzü vardı ve soylu bir ırktan geliyordu; birkaç kuruş paranın değil, yıldızların peşinde koşan bir yaşamdı.
Silinip gitti hayal, uykuya dalıp unutuldu, insanı biraz hüzünlendiren uzaklara kaydı.
Ayna olmak...
Senin hoşuna gidiyor, senin için bir değer taşıyorsam, senin için bir ayna oluşturuyorum da ondan; içimde bir şey var, sana yanıt veriyor, seni anlıyor.