Evlilik, hayatı cinsiyetimi küçük düşürecek kadar değersizleştirmiyordur herhalde. Belki de bazıları böyle olacağını düşünüyordur. Malum boşanma avukatları iyi kazanıyor diye duydum :))
Aptalı Tanımak kitabını okurken şöyle bir kısma denk geldim. "Türkiye'de insanlar huzursuzdur, birbirlerini sevmezler, ahlâksızlık diz boyudur. Aile içi ilişkiler sevgi ve saygıdan çok toplumsal baskı ve ekonomik mecburiyete dayanır. Kendi his ve düşünce dünyası çerçevesinde yaşamak isteyen genç kız ya aile tarafından
"Kendi his ve düşünce" ile başlayan cümlede biraz abartı var. Böyle kişiler neredeyse her zaman olumsuz bir tepki ile karşılaşır ama tepkilerin şekli ve şiddeti bunlarla sınırlı değildir. Diğerleri doğru. Hatta aile değil ülke için doğru.
Kişi kendinden bilir derler. Yetişme ortamınız yüzünden böyle durumlar garip gelebilir ama bunlar ülkenin gerçekleri...
Son olarak bu kitabın bir köşe yazısı derlemesi olduğunu hatırlayalım. Köşe yazıları genellikle bir olay hedef alınarak yazılır. Bu yazının yazılmasından önce bir genç kız aile içi cinayete kurban gitmiş olabilir.
Cinsiyetçilik, dogmacılık, cahillik ve daha niceleri üzerine
Gözlemlediğim çevrede cahillik gitgide artıyor. Cahil insanlara laf anlatmaya çalışmaktan belki sonuç alamayabilirim ama bazı saçmalıklara karşı sesimi çıkarmamak elde değil. Özellikle geçenlerde yaşadığım cinsiyetçi söylemlerin olduğu tartışma sırası ve sonrasında yıprandığımı fark ettim.
Bu tarz kötü olaylar karşısında kendinizi yıpratmaktan nasıl koruyorsunuz, Bu konuda örnek aldığınız birileri var mı ve kitap önerisi alabilir miyim?😊
Yıllardır tahammül ettiğim, şimdilerde içimde nefretten başka bir duygu bırakmayan, aklımın gerçek olduğunu reddettiği durumlar ve insanlar bunlar. Balık baştan kokar, değiştirecek güce ancak baştayken erişilebilir. O güce sahip değilsek alışmak zorundayız. Ben henüz alışmayı öğrenemedim, öğrenirsen bana da öğret.