Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gülşat olmak ayıp değil

Gülşat olmak ayıp değil
@Gulcaanim
"Dilsiz bir kadın tanıyorum. Bir hikâyesi var, dinlemeye doyamazsın..."
16 okur puanı
Ocak 2024 tarihinde katıldı
On üç günün anıları...
Yazmazsam çıldırabilirim bir hastane odasında... İnsanın tüm dünya dertlerine rağmen sığınacak bir liman bulmasıdır günlük yazdığı satırlar... Herkes "ne yazıyorsun o kadar?" diyor da, bir Allah kulu da çıkıp; "neden yazıyorsun?" demiyor... Hiçkimse bu soruların cevaplarını umursamıyor zaten... Sevmiyorum bu "sağlık bakanlığı" damgalı nevresimleri, odada bir saat var, 6.38'de durmuş. Gözüm 9'un üzerinde bir bıçak gibi duran saniyenin üzerine takılıyor. Sanki can havliyle bir gayret, tırmanmaya başlayacak yukarı doğru... 10, 11, 12... Ama gitmiyor... Benimki nafile bir bekleyiş. Kalp nakli bekleyen bir hasta gibi asılmış duvara. Bir kalem pil taksalar, yeniden çarpmaya başlayacak saatin kalbi. Sıra gelmiyor ona bir türlü. Acil servisin kantininden bir pil alıp takmak istiyorum, nakil sırası beklerken ölmesin diye. Sanki onu çalıştırabilirsem, kalp yetmezliğinden kaybettiğim babam geri gelecekmiş gibi. Babamı da en son bu nevresimlerin içinde yatarken görmüştüm. Sonra "elimizden geleni yaptık" diyen kardiyologların çaresiz bakışları eşliğinde ve bir merasim havasında çıkarmışlardı babamı o damgalı çarşaflara sararak. İki ucundan bayram şekeri gibi bağlayıp. Bu kez annemin yetmeyen nefesine rüzgar olmak istesem de, benden gelen en fazla cılız bir esinti oluyor... Kimseler uzun yazıları okumadığı için, böyle rahat rahat içimi döküyorum. Yazmak en büyük özgürlüğüm. "Gülün tam ortasında ağlıyorum..."
Reklam
Bir Yıldız Tilbe sözü paylaşalım...
Misal benim mottom bu: "Kavga ederek çözebileceğiniz sorunları, konuşarak uzatmayın."
"Çıkmaz sokakta geri adım atmak da ilerleme sayılır..."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
5 yıllık, soru soran günlük mü? Var bir hayâlimiz...
Öyle yoruldum ki şu "Ne demiş Nietzsche, ne demiş Mevlânâ, ne demiş filankes" kalıbıyla cümleye başlayanlardan. Refleks olarak "gene ne demiş?" demekten alıkoyamıyorum kendimi. 🤭
Reklam
"İnan Selimiye'nin minareleri gibisin. Her seferinde başka yoldan çıkılır nirvanaya."
Hâlen hangi -da ve -de'yi ayrı yazacağını bilmeyen insanlar görmeye artık tahammül edemiyorum. Okuyorsunuz eyvallah, ama ilkokulda öğreniyoruz bunu yahu. Koca koca insanlar oluyoruz, kendi dilimize bu kadar yabancı kalıyoruz. -De'leri ayrı yazmamak da boşanma sebebi olmalı. Bir de, "tabii ki de" diyenler var, oy gözüm seğirmeye başladı.😃 Zaten çay da yok burada. Elinizdeki çayın kıymetini bilin sevgili insanlar.😞
Şehirleri kokluyorum.
Dünyadan anneme giden bir otobüse bindim dün gece yine bir anda aldığım bir kararla. Zaten hiçbir yere planlayıp gidemedim ki fani ömrümde. Bitmez sandığım upuzun bir yoldan geldim. "Tokat'a gitmek gerek" diyordu ya hani Evliya Çelebi. Gittim. Daha otobüsten indiğim an büyüleyici bir koku duydum. Hangi bitki, hangi ağaç bilmiyorum. Biraz ıhlamur, biraz zeytin çiçeği gibi. Çözemedim nedir ama büyülendim. Elma kokulu Amasya'yı, kavun kokan Kırkağaç'ı, narenciye çiçekleriyle bezeli Çukurova'nın kentlerini anımsıyorum da, kendi memleketimde bu kokuyu ilk duyuşum. İki şeyi unutmazmış insan beyni. Sesleri ve kokuları. Zihnimde güzel bir yere kaydettim bu harikayı. Keşke şimdi üzerime, saçlarıma sinse de, annemi kucaklarken ona da götürebilsem bu ferahlığı. Size bu sabah, birkaç saat sonra bir hastane odasında mutlulukla şifa bulacak bir annenin yatağındaki gamzeden gülümsüyorum. Bu mutluluğu bölüşmek istedim herkesle. "Yol güzel, varmak değil" diyen şaire hak versem de, bazen varmak ve mola almak lazım hayattan... Vardığın yer cennet kokusuysa bir de... Hepsi güzeldir. Yürüdüğünüz tüm yollar iyiliğe, güzelliğe açılsın sevgili insan soyu. Herkese gülaydın...
160 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.