Bazı kısımlarda gülümseten, bazı kısımlarda şaşırtan, bazı kısımlarda "Yok artık" dedirten, bazı kısımlarda hüzünlendiren... Kitabın böyle bir arası var. Bir çok okuyucudan gördüğüm kadarıyla ve benim de gözlemlediğim kadarıyla daha önce okuduğum hiçbir kitaba benzemiyor. Kara'ın Kuran'ın ayetlerini hayatı ile bütünleştirmesi, başına gelen olaylar ve geçirdiği imtihanlar... Hepsi Kara'yı Kara yapan. Kitapta bulunan "Seveceğime" , "Diriliş", "Yalnızlığa" kısımları (kitabın tamamı aslında) benim en çok beğendiğim.
Kitaptan alıntılar yaparsak buraya kitabın tamamını yazabiliriz. Her cümle, her sözcük çok anlamlı.
Kitaplardı insana fazilet kazandıran. Kitap öğretiyordu hoş görmeyi, empati kurmayı, mütevazi olmayı. Kanaat etmeyi, sevgiyi, sevmeyi, emeğin değerini, emek verilerek sahip olunan hikmetini ve kıymetini... Mutluluğu ve nasıl mutlu olunması gerektiğini... Bunları öğrenmeyenlere mesafe koymayı... Aksini yapanların mutsuz olacağını... Aslında bundandı yalnızlığımızın sebebi. Ve yalnızlığı sevmemizin... İnsanlardan çok kitaplara inanmamızın nedeni... Yanlışı söylese de samimiydi. Riyakar değillerdi. Kibirli ise asla... Almak değil vermekti gayeleri. Yaşamı anlatıyorlardı ve yaşadığın hayatta yaşamasını öğretiyordu. Bunun içindi kitaplara hürmetimiz, kitap meclislerine sempatimiz ve kıymet vermemiz.
Algıladığımız ya da duymadığımız şeyler hakkında ancak emin olamadığımız görüşlere sahip olabiliriz. Ama akıl yoluyla bildiğimiz şeyler hakkında kesin bilgiye ulaşabiliriz.