Gülnur Demirer

Sabitlenmiş gönderi
Muhakkak ki bütün insanların birer ruhu vardı, ama birçoğu bunun farkında değildi ve gene farkında olmadan geldikleri yere gideceklerdi. Bu ruh, ancak bir benzerini bulduğu zaman ve bize bizim aklımıza, hesaplarımıza danışmaya lüzum görmeden, meydana çıkıyordu... Biz ancak o zaman sahiden yaşamaya, (Ruhumuzla yaşamaya başlıyorduk.)
Reklam
Gülnur Demirer tekrar paylaştı.
... kız kendisini sevseydi bu dünyada nasıl bir mutluluk yaşayacağını, dingin ve aşk dolu bir yaşamın kendisi için de mümkün olabileceğini, o sırada sağda solda, portakal ağaçlarının altında, derelerin kıyılarında, batmakta olan bir güneşin ve yıldızlı bir gecenin ışığında derin sohbetlere dalmış mutlu çiftler olduğunu ve Tanrı isteseydi onunla bu mutlu çiftlerden birini oluşturabileceklerini aklına getirdikçe yüreği sevecenlik ve umutsuzlukla eriyordu. Ah! O düşünce, o düşünce! O sabit düşünce hiç aklından çıkmıyor, ona işkence ediyor, beynini kemiriyor, yüreğini parçalıyordu.
Sayfa 387 - İş Bankası Kültür Yayınları
Gülnur Demirer tekrar paylaştı.
Layıkıyla sevilmek, olduğun gibi kabul edilmek demektir.
Sayfa 113 - Everest Yayınları

Reader Follow Recommendations

See All
Gülnur Demirer tekrar paylaştı.
Bazen hayat o kadar uzun bir süre dümdüz ilerler ki rotan değiştiğinde kimse fark etmez.
Sayfa 133 - Sia Kitap
Hüsrana uğramış kişilerin başlıca sıkıntısı, benliklerinin kusurlu ve yetersiz olduğuna inanmış olmalarıdır ve başlıca arzuları, istenmeyen benliklerinden sıyrılarak yeni bir hayata başlamaktır. Bu arzularını ya yeni bir kimlik bularak ya da bireysel farklılıklarını belirsizleştirerek ya da kamufle ederek gerçekleştirmeye çalışırlar.
Sayfa 131Kitabı okudu
Reklam
İhtiraslı nefret boş bir hayata anlam ve amaç kazandırabilir. Böylece, hayatlarının amaçsızlığından ötürü huzursuz olan kişiler, yalnızca kendilerini kutsal bir davaya adayarak değil, fanatik bir şikâyeti kafalarına takarak da yeni bir içerik bulmaya çalışırlar. Bir kitle hareketi bu kişilere her iki yolda da sınırsız fırsatlar sunar.
Sayfa 127Kitabı okudu
Suçluluk duygumuzu yenmekte en etkili yol, kendilerine karşı günah işlediğimiz kişilerin her türlü cezayı hak eden, gerçekten rezil ve hatta öldürülmeye layık kişiler olduğuna kendimizi ve başkalarını inandırmaktan geçer.
Sayfa 124Kitabı okudu
Birbirinin karşıt kutbunu oluşturuyormuş gibi görünseler de, gerçekte her çeşit fanatik aynı uçta toplanır. Asıl zıt kutupları oluşturanlar fanatikler ile ılımlılardır ve bunlar asla bir araya gelemezler.
Sayfa 111Kitabı okudu
Bir fanatik ikna edilemez; ancak kalben başka yöne döndürülebilir. Onun ihtiraslı bağlılığı, bağlandığı davanın niteliğinden çok daha önemlidir.
Sayfa 111Kitabı okudu
Fanatik kişi gerçek bir prensip insanı değildir. Bir davaya esasen o davanın doğruluğu ve kutsallığı nedeniyle değil, bir şeye tutunmak için duyduğu şiddetli ihtiyaç nedeniyle sarılır. Çoğu kez, benimsediği her davayı kutsal bir davaya dönüştüren şey onun bu ihtiraslı bağlanma ihtiyacıdır.
Sayfa 111Kitabı okudu
Reklam
Günlük işlerinde başarı sağlayamayanlar, imkânsız olan şeylere el atma eğilimi gösterirler. Onların eksik yanlarını gizleyen bir araçtır bu. Çünkü mümkün olanı yapma girişimimizdeki başarısızlığımızın suçu sadece bize aittir; fakat mümkün olmayanı yapma teşebbüsümüzdeki başarısızlığımızı, o işin zorluğuna bağlamakta haklı oluruz. Mümkün olanı denemeye kıyasla, imkânsız olanı denemekle gözden düşme riski daha azdır. Demek ki günlük meselelerdeki başarısızlıklar çoğu kez aşırı bir cüreti beslemektedir.
Sayfa 100Kitabı okudu
Vatanseverliğin, alçakların son sığınağı olduğu şeklindeki alaycı sözün daha az aşağılayıcı bir anlamı daha vardır. Dinî ve devrimci coşku gibi tutkulu vatanseverlik de, suçluluk duygusundan kaçmak isteyenler için bir sığınak vazifesi görür çoğu zaman. Tuhaftır ki, gerek haksızlık yapan gerekse haksızlığa uğrayan kişi, gerek günah işleyen gerekse günaha uğrayan kişi, bir kitle hareketine katılmakla kendisini lekeli bir hayattan kurtulmuş gibi hisseder. Gerek pişmanlığın gerekse haksızlığa uğramışlık duygusunun insanları aynı yönde güdülediği görülmektedir.
Fırsatlar sınırsız göründüğünde, içinde yaşanılan zamanın değeri kaçınılmaz olarak azalır. Bu durumda insanlar, "yapılabilecek bu kadar çok şey karşısında benim yaptığım veya yapabileceğim şey devede kulak kalacaktır" düşüncesine kapılırlar.
Kendi hayatlarını bozulmuş ve ziyan olmuş görenler, özgürlükten ziyade eşitlik ve kardeşlik için yanıp tutuşurlar. Bağıra çağıra özgürlük talep ediyorlarsa, eşitlik ve bir örneklik kurma özgürlüğünden başka bir şey değildir bu. Eşitlik tutkusu kısmen anonimlik tutkusudur: kumaşı meydana getiren ipliklerden biri olma; bir ipliğin diğerlerinden ayırt edilememesi. Böylece kimse bizi işaret edemez, bizi diğerleriyle kıyaslayıp kusurlarımızı açığa çıkaramaz.
Huzursuzluğun Kitabı
Huzursuzluğun KitabıFernando Pessoa
8.6/10 · 10.5k reads
Kendi özünden fedakârlıkta bulunmuş olmanın, insanlarda sanki başkalarına karşı sert ve merhametsiz davranmaya hak kazanmış olmak gibi bir düşünce yarattığı görülmektedir. Kesin inançlı kişinin, özellikle de dindar bireyin görünürde alçak gönüllü biri olduğu izlenimi bir şekilde hüküm sürer. Fakat gerçek şudur ki, benliğini teslim etmek ve nefsini itaatkâr kılmak, gurur ve kibir doğurur. Hal böyle olunca kesin inançlı kişi kendini ayrıcalıklı, dünyaya nur saçmaya gelmiş bir kişi, uysal görünüşlü bir prens ve bu dünyanın ve cennetin mirasçısı olarak görmeye meyilli olur. Onun inancında olmayan kişiler kötüdür ve söylediklerine kulak asmayanlar kahrolacaklardır.
Sayfa 128Kitabı okudu
245 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.