Gülse

108 syf.
·
Not rated
Her Sait Faik okuyuşumda içime bir neşe doluyor. Zira yaşamın, yaşamanın keyfini bu denli yansıtan veyahut alelade bir durumdan hüzünlü bir hikayeyi bu kadar temiz çıkartan bir yazar pek tabi insana mutluluk veriyor. Hiç İstanbul'a gitmedim mesela, hikayede adı geçen semtlerin hiçbirini bilmem fakat Yüksek Kaldırımı öyle güzel anlatıyor ki sanki gediklisi ve hatta sakiniymiş gibi mutlu oluyorum. Öte yandan hayata, insanlara karşı yaklaşımında bir anlayış, iyi niyet var fakat aynı zamanda da saf olmak istemiyor. Bir dilenciyi anlatıyor, yüreği yanıyor insanın, anlıyor halinden garibanın ama bi anda öyle bir çark ediyor ki hikaye dilenci gariban değil, kurnazın önde gideni çıkıyor:) Yüzümden eksilmeyen bir gülümseme ile okudum. Deniz havası aldım, İstanbul'da dolaştım, menekşeler kokladım. Kısacası hayatı gören ve aynı zamanda yazmanın ne demek olduğunu da öğreten değerli bir hikayecinin bir kez daha hayranı oldum. Biçim yönünden pek bilgili olmasam da okuyucu olarak müthiş bir öykü kitabı diyebilirim.
Lüzumsuz Adam
Lüzumsuz AdamSait Faik Abasıyanık · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20137.9k okunma
Reklam
·
Not rated
Amentü
Kitap iki kavram üzerinde duruyor; Amentü ve Hududullah. Hududullah, Allah'ın koyduğu ve belirlediği dinî, ahlâkî ve hukukî hükümlerle bunların dünyevî ve uhrevî müeyyidelerini ifade eden terim. Amentü ise, İslam Ansiklopedisine göre "amena" (inanmak) fiilinin birinci tekil şahıs çekiminde "inandım" anlamına gelen bir kelimedir. Kutlu, insanın bu dünyada yaptığı her şeyi bu iki kavrama göre yapmasını, bir Müslümanın işlerindeki nihai amacın Allah'ın rızasını kazanmak olduğunu her başlıkta vurgular. Sanattan siyasete, ekonomiden üretime kadar her şeyde insan küresel (kapitalist) sistemin öngördüğü kurallara olan köleliğini sonlandırıp, İslam'ın Ahlâkî Nizamına ve Allah'ın rızasına uygun olarak hareket etmelidir. Üzerinde defaatle durduğu bir konu ise yatay mimaridir. Yanı sıra toprağa dönüş konusunu ele alıyor. İnsanın hızlı bir şekilde kente göçmesi, tarım alanlarının, baba mirası toprakların boş kalması ve hatta yapılaşmaya açılan araziler ile ilgili eleştirisini dile getirirken bu hususa çözümler de sunmaktadır. Mustafa Kutlu genel olarak eserinde bir kapitalizm eleştirisi sunmakla beraber daha önceden yayınlanmış deneme türünde eserlerinde değindiği konulara tekrar değinmektedir.
Kalbin Sesi ile Toprağa Dönüş
Kalbin Sesi ile Toprağa DönüşMustafa Kutlu · Dergah Yayınları · 2020562 okunma
172 syf.
7/10 puan verdi
·
Read in 3 days
Eğer sağlam bir polisiye okuru iseniz bu kitap sizlik değil açıkçası. Hikaye sade ama akan bir hikaye, karakterimiz polis eskisi Süreyya Sami ise açıkçası pek derinlikli bir karakter değil. Aslında bu da iyi. Çok zeki, enteresan bir "detektif" in aksine dümdüz insan. Bir kitap için "çerezlik" demek doğru gelmiyor ama en azından biraz kafa dağıtmanıza yardımcı olacak bir kitap. Değerli birinin önerisiydi o yüzden okurken bir mutluluk duyarak okudum açıkçası :)
Feriköy Mezarlığı’nda Randevu
Feriköy Mezarlığı’nda RandevuBarış Uygur · İletişim Yayınları · 201272 okunma

Reader Follow Recommendations

See All
508 syf.
·
Not rated
İlk kitapta Lozan Barış Antlaşması'nın sonuçlarından biri olan mübadele neticesinde bomboş kalan bir adanın ve vatanı olan toprağı bırakmayan Vasili ile savaşın, kırımın ardından bu adaya sığınan Poyraz Musa'nın hikayesi anlatılıyor. Bu kitapta ise savaştan, yoksulluktan, ölümlerden yorulmuş, göçmenliğe zorlanmış evini barkını bırakıp yolu bu adaya düşmüş insanların dil, din, ırk ayrımı olmadan ortak bir mazinin ve insanlığın etrafında toplanıp bir yaşam kurma hikayesi anlatılıyor. Türk, Kürt, Rum, Çerkes, Laz, Yezidi... Bu ada için koskoca Osmanlı topraklarının daha dar bir çerçeveye yerleştirilmiş portresi denebilir. Eşitlik ve barış içerisinde, birbirlerine dayanak olarak yaşayan insanların oluşturduğu bir ada. Böylesine bir ortamı, yaşamı çok istiyoruz ama "öğrenilmiş çaresizlik" bunun sadece bir ütopya niteliğinde olabileceğini düşündürüyor. Yinede bu kitabı elinize alıp bu güzel adanın insanlarının dünyasına, Yaşar Kemal'in hayran olunası anlatımı ile, daldığınız zaman içinizde büyük bir mutluluk uyanıyor. Şimdiden keyifli okumalar dilerim:)
Karıncanın Su İçtiği
Karıncanın Su İçtiğiYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 20174,031 okunma
615 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 20 days
Düldül Dağının Ardında
Kimsecik üçlemesi kurdu, kuşu, toprağı, insanı ile Çukurova'nın köyünde korkusuyla yaşamayı öğrenen Mustafa'nın hikayesi. Spoiler vermek istemediğim için sadece beğendiğim noktalara değineceğim. Öncelikle Yaşar Kemal anlattığı öyküde mekan tasvirini, ruhunu ince eleyip sık dokuyan bir yazar. Bu bol betimleme aslında çoğu eserde bana da çok durağan gelirken Yaşar Kemal kitaplarında bu iş tersine dönüyor. Efsanevi bir dille anlattığı mekanların içinde dolaşıyormuş gibi hissediyorum kendimi. Özellikle üçüncü kitapta ilgimi çekti, olayın geçtiği zamanı, durumu öyle bir anlatıyor ki zihnimde sahne dekoru kuruluyor ve roman işlemeye başlıyor. Uzun bir hikaye ama hikayeden daha ziyade en çok tad veren Yaşar Kemal'in zengin ve su durusu Türkçesi. Dilin böylesine zengin işlendiği kitaplar bana aşırı mutluluk veriyor. Seri boyunca birçok şey beni çok etkiledi ama hem bu yazıyı son kitaptan hemen sonra yazdığım için hem de uzun bir zamana yayarak okuduğum için aklımda kalan en etkileyici kısım Kanın Sesi kitabında 11.bölüm. Spoiler vermemek için olaydan bahsetmeden bu bölümde Salman'ın kendine ve etrafına karşı olan sorgusu, acısı çok iyi bir psikolojik çözümlemeydi. Yine Kanın Sesi kitabında sf. 409-411'de dağların ardında sadece çocuklara ait, kötülüklerin, kötülerin olmadığı bir yerin hayalini kuran Mustafa ile Mehmet'e bu dönemde katılmamak elde değil ne yazıkki. Velhasıl dilin güzelliğine ve tüm bu coğrafyaların yaşayışına doyduğum bir seri oldu. Sırada Bir Ada Hikayesi serisi var :)
Kanın Sesi
Kanın SesiYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 2020550 okunma
Reklam
Reklam
Reklam