@Rosyy2615 demiş ki:
Devrim; müzik ile hukuk, geçmiş ile gelecek, tercih etmek zorunda oldukları ile hayalleri, korkuları ile evliliği arasında sıkışıp kalmış bir adam!
Müzisyen olmak isterken avukat babasının teşvikiyle avukat olan, 1987'de babasının ve 1999'da en yakın arkadaşı Onur'un ölümünden hep kendini sorumlu tutmuş bir adam!
Yıllar boyunca "Şöyle yapsaydım, böyle olur muydu?" çerçevesine sıkıştırdı düşünceleri ile bugününü, Aslı ile yaptığı evliliğini şekillendiren, daha evlenmeden aldıkları "çocuk istemiyoruz" kararını veren adam!
Devrim! 43. doğum gününde gençlik grubuyla her şeyin başladığı yerde sahneye çıkacak olan adam!
Tarihin tekerrürü sayesinde yaşadığı inanılmaz bir olayla birden geçmişe, 1999 yılına giden, tercihleri farklı olsaydı yaşayabileceği hayatın önüne serilmesinin şokunu atlatır atlatmaz Onur'u kurtarmaya koşan adam!
Bunun ardından zaman boşluğunda kaybolup babasıyla hesaplaşmak için, o kanlı 1 Mayıs'a, anne ve babasının tanıştığı güne giden adam!
Babasıyla hesaplaşırken yapabileceği en büyük hatayı yaparak babasının tüm hayatını şekillendirecek, karakterinde büyük travmalar yaratacak, aslında çocukluğu boyunca kendine sorduğu "Babam niye hep mutsuz ve düşünceli" sorusunun cevabını ve bu durumun sebebini kendi elleriyle babasının cebine bırakan adam!
Sonuç olarak da harika kurgusu, zamansız ve mekansız olay örgüsü, sade ve samimi anlatımı, hepsinden önemlisi ters köşe sonu ile beni büyüleyen nefis bir kitap.
Renè Barjavel'in "Büyükbaba Paradoksu"nun başarılı bir anlatımla Türk edebiyatına kazandırılmış hali...