Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı, gene aynı şekilde, fakat her şeyden habersiz, yaşayıp gidecektim. Sen bana, dünyada başka türlü bir hayatın da mevcut olduğunu, benim de bir ruhum bulunduğunu öğrettin.
Hayat hakkında hiçbir fikri yoktu, sözlerin sadece patlamaya hazır hava balonları gibi olup arkalarında hiçbir iz bırakmadan kaybolduklarını yeni öğreniyordu.
"Sonra aramıza şehirler girecek, hiç karşılaşmayacağız.
Tesadüfler bile bir araya getiremeyecek.
Sonra belki birimiz öleceğiz, diğerimiz hiç bilmeyecek..."
Hiç kimsenin toprağından tamamen kopmasına imkân yoktu. Ağaçlar, bitkiler gibi o toprağa
dikilmiştik. Sürgünün en kötü yanı da buydu. Doğaya aykırıydı sürgün. Bu yüzden hepimiz perişan
olmaya yazgılıydık.
Mutlu sürgün yoktu ve olamazdı.
Hiçbir şeye ve hiçbir kişiye ihtiyacı olmayan, bağlanmayan, sevmeyen, sevilmeyen muhteşem yaratık... Niye bazı kültürlerde kediye tanrı olarak tapıldığını anlamaya başlamıştım.