Hasan Yılmaz

Hasan Yılmaz
@Hafizmuallim
üniversite
37 reader point
Joined on July 2021
Daha otuz beşimize basmadan her şeyin bittiğini, işin tamam olduğunu; aşkın, arzunun, ümit ve ihtirasın artık bir daha uyanmamak üzere sönüp gittiğini kendi kendimize itiraf etmek; kendi kendimize, bütün mutluluk ve başarı kapılarının kapandığını söylemek ve gelip, burada bir ağaç gibi yavaş yavaş kurumağa mahkum olmak. Böyle mi olacaktı? Böyle mi sanmıştım? Lakin, işte böyle oldu ve böyle olması lazımdı.
Reklam
İlmin, münacatım ve Allah Teâlâ’nın zikrine ünsiyetin verdiği lezzet daha çoktur. Bunlar dünyadadır. Fakat dünyadan sayılmazlar. O hâlde bütün lezzetler kötü değildir. Belki geçen ve kalmayan lezzetlerin de hepsi mezmûm değildir. Bu da iki kısımdır: Biri, dünyadan olduğu ve ölümden sonra da kalmadığı hâlde; ahiret işlerine, ilme, amele ve müminlerin çoğalmasına yardımcı olandır. Ahiret yolunun şartı olan ihtiyaç miktarınca kuvvet, evlenme, giyinme ve mesken kurma gibi. Dünyadan bu kadarına kanaat getiren ve bundan maksadı din işlerinde rahatlık olan, dünya ehli değildir.
Züleyha’nın Hz. Yusuf’a (A.S.) karşı duyduğu aşkın ne dereceye vardığına bir baksana! Kadının bütün servet ve güzelliği bu uğurda gitmiş. Yetmiş deve yükü mücevher ve gerdanlığının var olduğu söylenir, hepsini Hz. Yusuf’un (A.S.) aşkı uğruna harcamış, «Bu gün Hz. Yusuf’u gördüm» diyen herkese eline geçeni zengin edecek değerde bir mücevher vere vere elinde hiç bir şey kalmamış. Aşırı aşkından dolayı diğer her şey aklından çıktığı için karşılaştığı her şeyi «Yusuf» diye çağırır olmuş, o kadar ki, başını göğe kaldırdığı zaman Hz. Yusuf’un (A.S.) adını yıldızların üzerinde yazılı görürmüş. Rivayete göre Züleyha iman edip Hz. Yusuf (A.S.) onunla evlendikten sonra eski aşığı ve yeni kocasından ayrı yaşamaya yönelerek kendisini ibadete vermiş, varlığını tamamen Allah’a adamış. Hz. Yusuf (A.S.) kendisini gündüz yatağa çağırsa «akşama» diye savar, akşam çağırınca da «yarına» diye ertelermiş. Nihayet bir gün Hz. Yusuf’a (A.S.) demiş ki, «ben sana Allah’ı tanımadan önce aşık olmuştum, fakat O’nu tanıyınca kendisine karşı duyduğum muhabbet, diğer her şeyin sevgisini gönlümden giderdi. O’nun sevgisine bedel istemiyorum.» Yusuf Züleyha’nın bu sözlerine şöyle karşılık verdi, «seninle birleşmemi emreden ulu Allah’dır. Senden iki çocuğumuz olacağını ve bunları Peygamber olarak görevlendireceğini bana bildirdi.» Bunun üzerine Züleyha, «Allah sana böyle emrettiğine ve beni de böyle bir neticeye vesile olarak seçtiğine göre Allah’ın emri başım üzerine!» demiş. Bundan sonra ancak kendini Hz. Yusuf’a (A.S.) teslim etmiştir.

Reader Follow Recommendations

See All
Fatih Sultan Mehmed’den Abdülmecid Han’a kadar, asırlar içinde teşekkül etmiş bir yapılar manzumesidir Topkapı Sarayı. Yapılan onlarca eklemeye rağmen sahip olduğu çizgiden kopmamış; her yeni, eskiye dayanarak gelişmiş, neticesi de ahenkli bir bütünlük olmuştur. Osmanlı sultanları, Abdülmecid Han’dan sonra bu mütevazı sarayda ikamet etmeseler de son sultan Vahdeddin Han dâhil, Bâbüssaâde’nin önüne kurulan taht ile hükümdarlığa başladılar. Cenazeleri de bu kapının yanındaki çınarın altından kaldırıldı. Cihan tahtındaki hükümdarlar için Topkapı Sarayı, bir saltanat gölgeliği, iki kapılı bir handı aslında. Bu ruh, mekâna da mekîne de hâkimdi. Bugün ülkemizin en çok ziyaret edilen müzelerinden Topkapı Sarayı, saltanat kapısı olan Bâb-ı Hümâyûn’dan at ahırlarına, Adalet Kulesi’nden aşçıların mescidine kadar ince bir düşüncenin mahsulü, zaman ve zemin ocağında pişmiş estetik bir anlayışın tezahürüdür. Saltanat Kapısı’nın halka bakan yüzünde, sarayın ve sultanın, insanlar nezdindeki yerini vurgulayan kitabeler vardır. İç yüzünde ise sefere çıkan hükümdara ve askerlerine zafer müjdeleyen ibareler yer alır. Karaağaların başı, sultanla doğrudan görüşebilen Dârüssaâde Ağası, ten rengine göre hareket edilmediğinin en müşahhas numunesidir. Padişah, bir karar verecekken, başını kaldırdığında şu sözü görür: “Hikmetin başı, Allah korkusudur.” Ve daha nice zariflikler, işaretler ve derin manalar…
Ey Salih kişi! Sen bil ki, Ademoğlu uzun ömrün sevgisini kalbinde yaşatır. Bu iki sebepten ötürüdür. Bunların birisi cahillik, diğeri de dünya sevgisidir.
Reklam
Reklam
33 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.