Halil AKTÜRK

Kendisine tecavüz etmek isteyen İran İstihbarat Şefini öldürdüğü için idam edilen Reyhane Cebbari’nin, hakime son sözü; Hakim: Neden öldürdün? Reyhane: Şerefimi korumak için. Hakim: Bu, geçerli bir sebep değil. Reyhane: Sen şerefsizsen anlayamazsın…
Reklam
Bilgi ve özgürlük
Ez dimirim nav pêlên behran da Ez winda dibûm nav pelên daran da

Reader Follow Recommendations

See All
“Savaşların, çıkarcıların, insanlığı ezen tüm sistemlerin bitmesi, dünyaya barış, huzur ve adaletin gelmesi dileğiyle bayramınız mübarek olsun.”
"Artık hiçbir şey yasadışı değildi, Çünkü yasa diye bir şey yoktu"
Reklam
Dolaşacaktır elbette.. Bu güzelim memlekette. En şanlı elbisesiyle. İşçi tulumuyla. HÜRRİYET.
De heyde dilo, de heyde dilo Piştî min hemî emrê xwa sipartîye hezkirina te dilo Min sûnd xwari Bi sûnda hezkirine ke bê dawî Heta ez te ji xwara nekim dil Û ez komare kî dil bi te ava nekim Û ez zîlane tê de nekim tanrîça Ez dev ji te naqerim Tû kuve biçe ez li payteme Dev ji te na qarim! na wallah!
piştre, ger te nebe haqe kefene te We ji te re bidirû We ji te re bi kole tirba te We li ser te bixwîne telqîna te We deme kûrm li ser laşete bazirganîye bikin. Ha ha ha ha…
Peyvên Biçûk (Said Nursî)
Halbûkî di nimêjê de ji rûh û qelb û eqil re, rehetîkî mezin heye. Hem ji bedena însan re jî, karek ewqas giran nîne. Hem merivê nimejker karê vî yê helalê dunyewî jî, bi niyyetek xweş hukmê îbadet digrin. Bi vê sûreté temamê sermiyanê umrê xwe, ji axretê re mal dike. Umrê xwe yî fanî, bi alîkî dike baqî.
Yıkalım demiyorum, örmüşsün o kadar ama pencere mi açsak bu duvarlara, hem kuşları görürsün, belki çiçek koyarsın önlerine. ne bileyim.
Reklam
Roj dibe em hev dibînin tu limin dinerî ez li te dinerim tu dibeje “heval” ez dibejim “dilemin”
Tarık Tufan
Sana atlaslar, haritalar gösterecekler. Adına sınır dedikleri bazı çizgilerle çevrildiğini göreceksin yaşadığın yerlerin. Bütün bunlar kurmaca. Gerçekte tüm yeryüzü Allah’ındır ve gerçekte yürüyebildiğin kadar senindir tüm coğrafyalar.
Nazım Hikmet
Bugün pazar. Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar. Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün bu kadar benden uzak bu kadar mavi bu kadar geniş olduğuna şaşarak kımıldamadan durdum. Sonra saygıyla toprağa oturdum, dayadım sırtımı duvara. Bu anda ne düşmek dalgalara, bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım. Toprak, güneş ve ben... Bahtiyarım...
Artık göğsümün üzerinde soğuk ağır bir yüksün, Artık beklemek, ummak ve özlemek değil soğuk ama kuru, ağır ama boş bir yüksün
“Yaşasın proletarya yaşasın işçi hakları.”
Aze bizim aze dağların kızı aze Yüreği yiğit aze gözleri güleç aze Aze bizim aze dağların kızı aze Yüreği yiğit aze gözleri güleç aze
Reklam
Bu başlangıç daha. Daha neler gelecek başımıza. Daha neler,neler,neler de neler! Yaşar Kemal
“Eskiden kitap okuma alışkanlığımız yoktu, şimdi kitap alacak paramız yok.”
Ankebut 57
“Her nefis ölümü mutlaka tadacaktır.”
Zümer 53. Âyet
De ki: “Ey günah işleyerek kendilerine yazık eden kul­la­rım! Al­lah’ın rah­me­tin­den ümî­di­ni­zi kes­me­yi­n! Çünkü Al­lah, bü­tün gü­nah­la­rı bağışlar. Şüphesiz O, çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir.”
Gul gula min şêrîna min Delala min Gul gul gul gul
Kadrimi bilmeze eyledim minnet, derdimi artıran görmesin cennet, sarraflar verdiler yare bin kıymet, benim kıymetimi nere yazdılar…
Reklam
Heta go tu hebe Ezê bikenim û bînim bîra te Xêncerê go li pişta min ketibû Ji destê kê bû Heta go tu hebe Qêrîna min nasekine
Roj bi roj meh bi meh çend salin ez xwa fêr dikim te ji xwere bikim dijmin lê ka ew dilê ku qiymîş bike ji te re ne bêje ez hej te dikim
Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın gider ayak Yarın sönmüş bakarsınız bugün çıtırdayan ocak Hazır mideler sağlam, hazır mideler sıcak Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak, çanak