Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

HamzaMetehan

HamzaMetehan
@HamzaMetehan
İstanbul
22 okur puanı
Aralık 2023 tarihinde katıldı
Hadis: Bir kadın dört şey için, yani ya mal için, ya şeref ve şanı için, ya güzelliği için veya diyâneti için nikâh olunur. Sen diyânet sahibesini ihtiyâr et, gözünü aç, sonra iki elin toprağa yapışır.
Reklam
... Ya Rabbi! Sana benden daha iyi binlerce kul bulunur. Fakat bana Senin gibi Rahîm ve Kerîm bir Mevlâ, bir Muîn ve Nasîr bulunamaz. Ya ilâhi! Artık bizler Senin zât-ı ulûhiyetini nasıl unutabiliriz? Senin menba-ı merâhim olan dergâh-ı azâmetinden başka kimin kapısına iltica edebiliriz! Ya Rabbi! Biz âciz kullarının kusurlarına bakma, bizim tevbelerimizi lütfen kabul buyur, bizim günahlarımızı daima hurûşân olan bîpayân rahmet ve mağfiret deryasına gark eyle, bizleri daima uyanık ruha, selim fikre, takvâ ile parlayan kalbe mâlik olan ebrar zümresine ilhak buyur. Amin. Birahmetike ya erhame’r-rahimîn velhamdü leke ya rabbe’l-âlemin!.
...Bir şahıs farzediniz ki, sizi sevdiğinizi söylüyor, size karşı hürmetkâr olduğunu iddia ediyor. Fakat sizin hiçbir sözünüzü tutmuyor, sizin hiçbir dileğinize riâyet etmiyor. Artık onun muhabbetine ve hürmetine itimat edebilir misiniz? O halde Allah Teâlâ’nın ve O’nun muhterem Peygamberinin emirlerine, nehiylerine, tavsiyelerine imtisal etmiyen bir şahsın Hak Teâlâ’ya ve Resûl-i Ekrem’ine muhabbet ve taat iddiasında bulunmasına nasıl kıymet verilebilir? Binâenaleyh hakîkî sûrette olan muhabbet ve taat, emir ve nehye seve seve riâyet etmekle tecellî eder.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
... İnsan, bedenen hasta olunca hemen doktorlara koşuyor, tedaviye lüzum görüyor. Ya insan rûhen hasta olduğu halde mânevî bir tabibe müracaat etmesi icab etmez mi? Aceba mânevî marazlar, maddî marazlardan daha ehemmiyetsiz midir? Nihayet dünya hayatını izale edecek bir hastalık, aceba mânevî hayatı ifnâ edecek olan ahlâkî, rûhî bir marazdan daha tehlikeli midir? Elbette değildir. Binâenaleyh insan rûhî, mânevî bir emrâzın birer tabibi olan fuzalâ-yı ümmete, ulemâ-yı İslâmiyeye müracaat etmelidir. Onları numûne-i imtisâl bilmelidir, onların öğütlerini, tavsiyelerini tutmalıdır, insan bu sayede rûhen şifa bulur, rûhen, ahlâken yükselir.
Hadis: Kabirleri ziyaret ediniz. Çünkü onlar size âhireti hatırlatır. İzah: İnsan kabirleri ziyaret edip ibret almalıdır. Vaktiyle berhayat olan birçok kimselerin bilâhare topraklar içinde kalmış olduğunu görmelidir, artık gafilâne yaşamamalıdır. Âhiret âlemini düşünmelidir. Beş günlük dünya hayatı için birtakım menhiyat-ı irtikâb etmemelidir, hakiki istikbâli düşünerek gaflet içinde yaşamaktan kurtulmalıdır...
Reklam
... İkame-i salât: Bu, halikimize, mabud-u kadîmimize karşı yapılan en kudsi bir ibadettir. Namazlara devam, dünya hayatı ile âhiret hayatı arasında bir muvazene vücuda getirir. Âhiret hayatını unutmamaya vesile olur, ruhu gafletten kurtarır, insanı fahşâdan ve münkerden meneder. İnsanı muntazam vazifeye alıştırır, tahareti temin ve hayatın intizamını takviye eder.
Hadis: Sizin en hayırlınız, ehline, ıyâline en hayırlı olanınıdır. İzah: İnsan en evvel kendi ailesine, kendi evlât ve ahfadına, kendi akraba ve taallükatına güzelce bakmalıdır, onların haklarında hayırlı olmağa çalışmalıdır. Onların hakkında hayırlı olmayan bir kimse başkaları hakkında da tam manasiyle hayırlı olamaz...
Hadis: Ümmetimin hayırlıları, onların cahilleri arasında belâ ve mücahede içinde bulunurlar. İzah: Malûmdur ki, her hangi bir cemiyet efradı arasında muhtelif tıynette, kabiliyette insanlar bulunur. Bunların düşünceleri, maksatları arasında büyük büyük farklar vardır. Bu cihetle aralarında vakit vakit dilsûz haileler zuhûra gelir, bihakkın fazilet ve kemal sahipleri ise bu haileler arasında acınacak bir halde yaşayıp dururlar. Bununla beraber yine o cemiyetin selâmet ve saâdetine hizmet etmeyi bir vecibe bilirler, ilim ve irfandan mahrum kimseler ise ilm ü fazilet erbabına karşı hasmâne bir vaziyet alırlar. Onların aleyhinde bulunmayı bir hüner sanırlar. Onların en güzel âmme hakkında en nâfi hareketlerini bile haset sâikasıyla geçemezler. Bu gibi kimseler biraz bilgi sahibi olsalar da ahlâk bakımından yine cahil sayılırlar ve bütün cahil olanlardan daha ziyâde tayibe lâyık bulunurlar. Bu gibi hallerine acınacak gafil, garezkâr kimselerin bu hallerini vaktiyle yazmış olduğum şu manzume biraz tasvir etmektedir.
Hadis: Ruha zevk-u sefa veren şeyleri alınız, keder veren şeyleri de terkediniz. İzah: İnsan, mesut bir hayata nâil olabilmesi için kalbe, mânevî zevk ve safâ veren dinî, ahlâkî vazifeleri güzelce yapmaya çalışmalıdır. Hayatı kasvetlere, felaketlere giriftâr edecek gayr-i meşrû hareketlerden de son derece kaçınmalıdır. Başka sûretle saâdet-i hayatile tecellî edemez.
Hadis: Üç yer vardır ki, cennet bahçelerindendir. Bunlar da Mekke-i Mükerreme, Medine-i Münevvere ve Beyt-i Mukaddes’tir.
Reklam
Hadis: Üç haslet vardır ki: Allah Teâlâ indinde mekârim-i ahlâktan sayılır. (Onlar da) sana zulmedeni senin affetmendir, seni mahrum bırakana senin ihsanda bulunmandır ve senden kesilene senin bağlanıvermendir.
... Hatta islâm memleketi vüs'at bulmaya başladığı zaman adâlet timsâli olan Ömeru'l-Faruk Hazretleri radiyallahü anh ağlıyordu. Şu koca kıtalarda adâlet-i kâmilenin nasıl temin edileceğini düşünüyor, "Ya Rabbi! Ruhumu kabzet" diyordu. Bir gün ağlarken sebebini sordular. Dedi ki: "Nasıl ağlamayayım ki, Fırat kenarında bir oğlak zâyi olsa korkarım ki Ömer'den sorulur." İşte siyasi adâlet! İşte cihan teshir eden mânevi kuvvet!.
Kudüs'ün Fethinin Perde Arkası
Kudüs fethedilmeden önce Kudüs'teki Bizans'la, kumandan maiyetindeki bir subaya "Bu Müslümanlar nasıl böyle muvaffak oluyorlar?" diye sorar. Subay şöyle bir izahta bulunur: "Kumandanım, Müslümanlar gece zahiddirler; Kur'ân-ı Kerim diye bir kitapları vardır, onu okurlar. Gündüz oldu mu at sırtında cihada giderler. Bir yere selamsız girmezler. Acıkmadan yemezler, çok doymadan kalkarlar." Bunun üzerine Bizanslı kumandan "Eğer yalan söylemiyorsan, şu bastığım yerler de onların olacak." der. Nitekim bir yıl sonra Kudüs, Müslümanların olur.
Baykuş Uğursuz Mu?
Hz. Süleyman (a.s.), huzuruna girip selam veren baykuşa sormuş: "Ey baykuş! Evlere konunca niçin uzun uzun ötersin?" "İnsanoğlu bu kadar ağır imtihanla karşı karşıya iken nasıl rahat uyur? demek isterim." "Gündüzleri niçin dışarı çıkmazsın?" "İnsanoğlunun birbirine olan zulümlerinden dolayı... "Feryâdında ne dersin?" "Ey gâfiller! Yolculuk var. Hazırlıkta bulunun, derim." Hz. Süleyman (a.s.), söyle buyurmuş: "İnsana böyle yol gösteren başka bir kuş yoktur. Neden insanoğlu onu uğursuz sayar, anlamadım.
Biliyor muydunuz?
Mecelle-i Ânkâm-ı Âdliyye'nin ülkemizde 1926 senesine kadar; Bosna, Arnavutluk, israil, Lübnan, Ürdün, Irak, Suriye, Kıbrıs gibi ülkelerde kısmen de olsa 1970'li yıllara kadar yürürlükte kaldığını; 1913 yılında Malaycaya çevrilip bugün dahi Malezya'nın Jahor vilayetinde kısmen de olsa hâlâ tatbik edilmekte oldugunu...
85 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.