Hatice Firat

Bir seda tek başına bir varlık ifade etmiyor. Bir yankıya ihtiyaç duyuyor, her ses bir muhatap arıyor. İnsanla Allah'ın ilişkisinde de aynı şey geçerli. Allah bir muhatap yaratıyor kendisine ve onun bu muhataplığını gerekliliklerini hakkıyla ifa etmesini istiyor.
Reklam
Merhamet ve mesuliyetin diğer kutbu ahlaki kayıtsızlıktır: Ötekinin ıstırabını görmezden gelmeyi mümkün kılan bilinçli cehalet, ihtimam yokluğu ve inkâr hali. Kalbin ölümü. Ahlaki kayıtsızlık başkasının iniltisini duymamak için kulaklarımızı tıkadığımız ve ortalıkta dönen büyük yalana itiraz etmediğimiz gün başlar.Her susku o yalanı büyütür ve başımızı çevirdiğinizde ötekini acısını görmemek bizi bir sarhoşluğa hapseder. Kalp işitmez olur. Halbuki kalp bağırıp çağırmaz, sadece fısıldar. Duymak için yakınlaşmalısın.
Bir insana, "Doğmamış olmayı dilerdim..." dedirten o ruh acısı ne olabilir? Çocukluğun yaraları ihlal ve ihmal ile şekillenir. İhlal, çocuğun sınırlarını tecavüz ederek onu karşı koyamayacağı bir şiddetle örselemek. İhmal, onu görmezden gelmek, varlığını teyit etmemek. Ona dünyada sevilebileceği bir alan açmamak. Sevilenler, sevmeyi de öğrenir. Sevilmeyi tatmamış olanın sevginin elifbasini sökmesi de zor oluyor. Sevgisizliğin açtığı narin yaralar pek zor kapanır.

Reader Follow Recommendations

See All
İnsan olarak en çetin uğraşımız sahici ve halis olabilmek. Sözü ortamına göre eğip bükmemek, kendi olmak cesaretini gösterebilmek, kalabalığın isterisine kapılıp gitmemek. Selamet der kenarest. Özü sözü bir, hayallerine ve değerlerine sadık insan olarak, iç bütünlüğünü büyütebilmek. Çakalaşmamak. Kendi hakikatine sadık kalabilen insan ne yiğit bir insandır. İç sesini dinler o, duyduğu hoşuna gitmese bile. Bir yalanın onu avutması yerine, hakikatin incitmesine razıdır.
Bir insanın sığınacağı en emin liman "Bilmiyorum" sözüdür. Eksik bilginin yalnız soranı değil cevap vereni de ateşe atacağını biliyordu İbn Hürmüz. Biliyordu "Bilmiyorum" demenin zorluğunu. Bu yüzden Malik, İmam Malik olup yetmiş âlimin onayıyla kürsüye geçtikten sonra bile bu sözü hiç unutmadı. Bildiği soruları bile cevaplarken uzun uzun düşündü. Tek bir soru için gecelerini uykusuz geçirdi. "Sadece hayır umduğum şeyi konuşurum" diyor bir konuda görüşünü açıkladıktan sonra su ayeti okuyordu: "Ancak birtakım tahminlerde bulunuyoruz. Onun hakkında kesin bir bilgi elde ermiş değiliz." (Casiye, 32)
Sayfa 257Kitabı okudu
Reklam
Reklam