Hatice Beril SARI

" Altımızda sakince yüzmekle yetindikleri sürece, "dedi Dumbledore. "Bir cesedin korkulacak hiçbir tarafı yoktur, Harry, tıpkı karanlığın korkulacak hiçbir tarafı olmadığı gibi. Elbette ikisinden de gizli gizli korkan Lord Voldemort, aynı kanıda değil.Ama bir kez daha bilgelikten ne kadar yoksun olduğunu açığa vuruyor. Ölüme ve karanlığa baktığımızda korktuğumuz şey bilinmezliktir, başka bir şey değil."
Sayfa 518 - DumbledoreKitabı okudu
Reklam
Bugün giydiğim tişörtte "Sen.Bunu.Okurken.İçindeki.O.Küçük.Sesin.Duraksamasını .Çok.Seviyorum. yazıyor.Hahaha.
Bay Wonka" Lütfen, telaş etmeyin!" diye araya girdi."Sakin olun, hanımefendi heyecanlanmayın! Tehlike yok! İnanın bana, en küçük bir tehlike yok! Agustus küçük bir yolculuğa çıktı, o kadar. Çok eğlenceli bir gezinti. Hiç merak etmeyin, göreceksiniz, başına hiçbir şey gelmeyecek."Siz çocuk mu kandırıyorsunuz?" diye ciyaladı Bayan Gloop ."Nasıl sağlam çıkar oradan ?Az sonra çok rahat olacak yavrucuğum!" Bay Wonka, "Mümkün değil!" diye karşılık verdi.Böyle bir şey olanaksız! Çok saçma! Oğlunuz asla çokonat olmayacak!" "Neden olmayacakmış sorabilir miyim?" diye tısladı Bayan Gloop."Çünkü o boru çokonat yapılan odanın yakınından bile geçmiyor! Augustus'un yukarı fırladığı boru,sütlü çikolata kaplamalı çilekli gofretli çokobarların en nefislerinin yapıldığı odaya gidiyor dosdoğru..." Bayan Gloop bu sefer de "Öyleyse sütlü çikolata kaplamalı çilekli gofretli çokobar olacak benim evladım!"diye ciyakladı."Zavallı Augustus'cuğum! Yarın sabah kim bilir hangi dükkanda satılacak!" " Hangi dükkanda satılır ,ben de bilmiyorum ama," dedi Bay Gloop "birisinin midesini ineceği kesin!"

Reader Follow Recommendations

See All
Başıyla selam verdi,ardından döndü ve onu sıralarının üzerinde sessizce selamlayan öğrencilerini bırakıp çıktı.
Sayfa 136Kitabı okudu
Çocuklar,hepimizin içinde büyük bir kabul görme ihtiyacı vardır, ama özgür ve farklı olan şeylerinizi de güvenmek zorundasını; tuhaf ya da rağbet görmeyen şeyler olsalar da.Frost'un dediği gibi, 'Yollar ikiye ayrılmıştı ormanda ve ben - daha az kat edilmiş olanı seçtim, /bütün ayrımı Yaratan da buydu.'
Sayfa 74 - John KeatingKitabı okudu
Reklam
Babam bana çocukken ne derdi biliyor musun?'Beş doksan sekiz.' İnsan vücudundaki bütün kimyasallar şişelenip satılsa bu kadar edermiş.Eğer her gün çalışıp kendini kanıtlamazsam ben de ancak bu kadar edermişim.Beş doksan sekiz.
Sayfa 72 - Todd AndersonKitabı okudu
" Gelin ,benim dostlarım, Çok geç değildir henüz yeni bir dünya aramak için... Çünkü benim amacım Ölünceye kadar yelken açmaktır ötesine gün batımının... ve Eski günlerdeki gücümüz olmasa da artık O yeri göğü titreten,biz yine de biziz; Hala mangal gibi yüreğimiz var, Zaman ve kader yıpratsa da bizi,irademiz kuvvetli Çabalamak araştırmak,bulmak ve pes etmemek için."
Çocuklar bir an sessiz kaldı."İsim ne anlama geliyordu?"diye sordu Neil. "Yalnızca ölü ozanları mı okuyordunuz?" "Her türlü şiir kabul edilirdi Bay Pery.İsim sadece derneğe katılabilmek için ölü olmanız gerektiği gerçeğini gönderme yapmak içindi."Çocuklar hep bir ağızdan "Ne?"diye sordu."Yaşayanlar sadece çaylaktı.Tam üyelik için bir ömür boyunca çıraklık yapmak gerekiyordu.Ben bile hala mütevazi bir yeni üyeyim,"diye açıkladı.
Bütün gözler onun coşkulu yüzüne kilitlenmişti.Keating göz gezdirdi."Peki sizin dizeniz ne olacak?"diye sordu dikkatle.
Hiçbirinizden bir farkları yok,değil mi? gözleri umut dolu,tıpkı sizinkiler gibi. Harikulade şeyler yaşayacaklarına inanıyorlar,pek çoğunuz gibi.Peki,bu tebessümler nerede şimdi çocuklar? Umuda ne oldu?
Reklam
Bir gün, inanması zor olsa da ,hepimiz nefes alıp vermez olacak, soğuyacak ve öleceğiz.
Kiraz ağacı bugünlerde kış uykusuna yatmış gibi görünüyor. Kokusunu almak için yüzlerce adım atmak zorunda kaldığımda bile onun bu kadar uzakta olduğunu hissetmemiştim.
Gözlerimi iyileştiremeyeceklerse yeni bir dil bulmam gerekiyor. Herkesin anlayacağı başka bir dil. Herkes için yani benim gibi farklı insanlar için bir dil.
Bir hayalinin gerçekleşmesi için en az on hayalinin olması gerekir.
Reklam
Yanlarındaki ağacın dalında bir çalıkuşu ötüyordu.