Gelir gelir de tam kalbimin üstünde mi durur bu sessizlik
Yahut birinin yokluğunda mı durur bu sessizlik
Olmaz desen olmazların üstünde mi durur bu sessizlik
Kapanan bir yaraya belki acıya mı durur bu sessizlik
Bu sorular yok mu ah bu sorularda mı durur bu sessizlik
Ne biteceği var ne de bir yerlerde durur bu sessizlik
(sessizlik odası adlı şiirden)
haliç'te bir vapuru vurdular dört kişi
polis kaatilleri arıyordu
deli cafer ismail tayfur ve şaşı üzerime yüklediler bu işi
sarhoştum kasımpaşa'daydım
vapuru onlar vurdu ben vurmadım cinayeti kör bir kayıkçı gördü
Ben vursam kendimi vuracaktım
Attila İlhan
Kendi kendime, “İstinat noktası bulmadıktan sonra kuvvet, hatta manivelâ neye yarar?” diyorum. Bu nokta insanoğlunun iyiye, güzele olan kabiliyetlerinden başka ne olabilir?
Orhan Pamuk'un Kara Kitap'taki karakterlerinden Belkıs üzerine bir yazı okumak isteyenler için.
Kara Kitap sırlarla dolu bir kitap. Bu sırlardan biri de Belkıs. Bir ayna karakter. Devamı yazıda. Profildeki site bağlantısına girdiğinizde yalnızca bu yazıya değil İsmet Özel, Sezai Karakoç, Bilge Karasu, Cemil Meriç, Ahmet Hamdi Tanpınar ve daha yüzlerce isim üzerine merak ettikleriniz ile karşılaşırken burçlar üzerine öykülerden tutun da roman ve şiir incelemelerine kadar yüzden fazla yazıya ulaşabilirsiniz.
"Bu devir, sıradan insanın en parlak zamanı; duygusuzluğun, bilgisizliğin, tembelliğin, yeteneksizliğin, hazıra konmak isteyen bir kuşağın devridir. Kimse bir şeyin üzerinde durup düşünmüyor. Umutlu birisi çıkıp iki ağaç dikse herkes gülüyor."
Mazi ile nerede ve nasıl bağlanacağız, hepimiz bir şuur ve benlik buhranının çocuklarıyız; hepimiz Hamlet'ten daha keskin bir 'olmak veya olmamak' davası içinde yaşıyoruz. Onu benimsedikçe hayatımıza ve eserimize daha yakından sahip olacağız.
Gül Kokuyorsun
gül kokuyorsun bir de
amansız, acımasız kokuyorsun
gittikçe daha keskin kokuyorsun, daha yoğun
dayanılmaz bir şey oluyorsun, biliyorsun
hırçın hırçın, pembe pembe
öfkeli öfkeli gül
ben ki ruhumun da gölgesiydim
her gölge gibi bakışın gerisinde
yalnızca bir gölge olmadan önce
dolaşıp durdum
hayatın ve ölümün berisinde
varamadım kendi yurduma
yanlış adımlar attım
kimsenin tarafını tutmadığım için
ayna tuttum bile bile
karanlığın ve aydınlığın yüzüne
ne çok doğrular buldum
ne çok yanlışlar gibi
olası hiçbir kuytuluk yok kaçacak
yok işte mecazların arasında
var diyebileceğin bir şey
kapıların akla açık
kalbe kapalı oluşu
yıldızların durup dururken yas tutuşu
gibi bir şey bu doğrusu
hangi yaprak örtüyorsa üstümüzü
öyle bir şey bu