Babasından hak ettiği sevgiyi alamayan kızlar, bir parça için elini uzatırdı o hak ettiği ama alamadığı sevgiye. Bir parçayı koparabilmek için paramparça olurlardı. Ben paramparçaydım.
Herkese Merhaba….
Bu gün sizlere Cadı kitabı ile geldim. Hüseyin Rahmi Gürpınar kalemini seviyorum. Hem okuyuculara yaptığı ince atıflar hem de her kitabında acaba bu olayın altından neler çıkacak diye merak ettirmesi fazlasıyla ilgimi çekiyor. Bu kitabında felsefi bir tartışma yürütmesi de insanı ayrıca cezbediyor. Bütün okurlara tavsiyemdir….
Gelelim Konusuna;
“Kocası öldükten sonra dayısının evinde yaşamaya başlayan Fikriye ve çocuğu yengesinin ısrarı ile yeniden evlenmeye zorlanır. Çöpçatan bir kadının bulduğu maaşı yerinde iki evlilik yapmış iki çocuklu dul Naşit Efendi ise bu durum için bulunmaz hint kumaşıdır. Herşey ayarlandıktan sonra Fikriye hanım gönülsüz de olsa evlenmek üzereyken eve Eski aile dostu Hasibe Hanım gelerek Naşit Efendi ile ilgili bütün dedikoduları Fikriye’ye anlattırır. Dedikodulara göre Naşit Efendi’nin vefat eden ilk karısı Binnaz cadı olmuş ve kocasının evlendiği kadınları öldürmek için mezardan çıkarak eve gelirmiş. Fikriye ve yengesi işin aslını öğrenmek için Naşit Efendi’nin eski karısı Şükriye’nin evine giderek olayı dinlemeye başlarlar. Neler olacak? Fikriye Naşit Efendi ile evlenecek mi? Şükriye o evde neler yaşadı? Cadı hikayesi gerçek mi? Öğrenmek isteyenlere keyifli okumalar dilerim…”
CadıHüseyin Rahmi Gürpınar · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20231,089 okunma
Hayat denilen bu yolculuğa bir şeylerimiz eksik şekilde çıkarız. Kimi zaman ufak tefek parçaları kendimize yeterli görür ve eksiklerimizi onlarla kapatmaya çalışırız ama hiç bir zaman tam olamayız. Ta ki, doğru parça yerine gelip yerleşene kadar.
Herkese Merhaba….
Bu gün sizlere İçimizdeki Güneş kitabı ile geldim. Betül Güçlü bütün kitaplarını okuduğum ve kalemine hayran olduğum bir yazar. Bu kitabında da yine beni derinden etkiledi. Kurgularının naifliği ve kaleminin akıcılığı sayesinde kitaplarını nasıl bitirdiğimi anlayamıyor ve her karakterine hayran kalıyorum. Bu kitapta benim en sevdiğim karakter minik Ayşegül’üm olsa da diğer bütün öğrencilere hatta köy halkına da hayran kaldım. Şehir hayatına alışmış insanlar olarak böyle samimi ortamlara öylesine hasret kalıyoruz ki kitabı okurken keşke oradaki bir karakter olsam dediğin çok an oldu. Bütün okurlara şiddetle tavsiyemdir…
Gelelim Konusuna;
“Ela Mercan aile konforundan hiç çıkmamış, fevri hareketlerden uzak duran, herkesle iyi anlaşan delidolu bir kızken bir gün kardeşi tarafından ihanete uğrayınca İstanbul’dan hiç bilmediği bir şehrin köyüne öğretmen olarak atanır. İlk başta fazlasıyla afallayıp ne yapacağını şaşırsa da insanların ve öğrencilerin sıcakkanlılılığı ile biraz da olsa acılarından uzaklaşır. Yaşadığı şehirde sıkı yönetime alışık olan Ela buradaki öğrencilerin özgürlüğe düşkün olmasıyla ve iki farklı sınıfa aynı saatte ders vermesiyle bocalasa da elinden geleni yapmaktadır. Zamanla oradaki bir yardım derneğine katılıp insanlarla ve öğrencileriyle kaynaştığında içindeki kırgınlık geçmese de yeni şehrine alışmaya ve içten bir şekilde gülümseye başlar. Neler olacak? Ela’nın bu köye gelmesinin sebebi ne? Kardeşini affedebilecek mi? Onu nasıl günler bekliyor? Peki ya aşk? Öğrenmek isteyenlere keyifli okumalar dilerim…
Herkese Merhaba….
Bu gün sizlere Yalnızlar Apartmanı kitabı ile geldim. İlk olarak Yazarın kaleminin çok akıcı ve cümlelerinin eşsiz olduğunu söylemek başlamak istiyorum. İçerisinde dört öykü bulunan kitabın bağlantılı iki öyküsünü çok severken diğer iki öyküsünü sevemedim. Ali’nin düştüğü buhran ve Nalan’ı bu kadar iyi anlamak beni çok etkiledi. Kitabın konusunda sadece bağlantılı iki öyküye yer verdim. Merak edenlere tavsiyemdir…
Gelelim Konusuna;
Ali hep hayatında olacağına inandığı, bu sebeple ona karşı serzenişlerini her zaman geçiştirdiği Nazan tarafından herşeyin bittiğini onu aramaması, arasa da bulamayacağını anlatan bir mektupla terk edildiğinde derin bir hüsrana sürüklenir. Onu arayıp bulamadığında ise İzmir’deki hayatını geride bırakarak Istanbul’a yerleşir. Yıllarca İstanbul’da herkes düzenli bir hayatı olduğunu sanarken o fırsat bulduğu her an İstanbul’u gezerek Nazan ile karşılaşmaya çalışmaktadır. Bir gün Nazan’ı bir arabada gördüğünde ise karşılaşma hayalinden vazgeçerek saplantılı bir şekilde onu aramaya başlar. Bu şekilde geçirdiği yedi yılın sonunda işinden de kovulunca eski bir tanıdığının sayesinde yıllardır kurduğu film hayalini gerçekleştirebilmek için sürekli filmcilerin, reklam şirketlerinin uğradığı bir antikacı da işe başlar. Sonrasında ise hayat onu kendi gerçekleriyle yüzleştirir. Neler olacak? Ali Nazan’ı bulabilecek mi? Bu süreçte neler yaşayacak? Nazan bir aşk mı yoksa alışkanlık mı? Öğrenmek isteyenlere keyifli okumalar dilerim…”
Herkese Merhaba….
Bu gün sizlere Umut Bahçesi kitabı ile geldim. Dilara Keskin bütün kitaplarını okumaya çalıştığım ve kalemine hayran olduğum bir yazar. Bu kitabına da büyük bir beklenti ile başladım. Aradığımı buldum mu? Fazlasıyla. Kitabın çoğu yerinde hayatın gerçekleriyle yüzleşirken gözlerim dolarken aslında ufacık şeyleri ne kadar büyüttüğümüzü, dışarıda bizden çok daha büyük sorunlar yaşayan insanlar olabileceğini anlamamı sağladı. Hayata başka bir pencereden bakmamı sağlayan ve kendime yeni hedefler koymama vesile olan verimli bir okumaydı. Herkese şiddetle tavsiyemdir.
Gelelim Konusuna;
“Öykü hayatta maddi olarak istediği herşeye sahip olabilen bir kız olsa da içinde nedenini bilmediği bir mutsuzluk olan bir genç kızdır. Bir gün en yakın arkadaşı ile dertleşirken psikoloğa gitmek istemediğini ama içindeki bu mutsuzluktan kurtulmak istediğini söylediğinde arkadaşı bir gönüllülük kulübüne üye olmasını tavsiye eder. Başta tereddüt etse de sonunda kendine uygun bir gönüllülük kulübü bulup üye olur. ilk gün ekip arkadaşları ile aralarındaki farklılık onu fazlasıyla tedirgin eder. Birbirinden farklı bu beş insanın asla anlaşamayacağına emindir. Zamanla ne kadar yanıldığının farkına varacaktır. Neler olacak? Öykü ekip arkadaşları ile iyi anlaşabilecek mi? Bu kulüp sayesinde başkalarının yaralarını sararken kendi yarasına da merhem olabilecek mi? Peki ya aşk? Öğrenmek isteyenlere keyifli okumalar dilerim….”
Umut BahçesiDilara Keskin · Ephesus Yayınları · 2023254 okunma
Herkese Merhaba…..
Bu gün sizlere Kusursuz Plan kitabı ile geldim. Fatih Murat Arsal birçok kitabını okuduğum ve kalemini sevdiğim bir yazar. Bu kitabındaysa biraz kararsız kalmış olabilirim. Kalemi her zamanki gibi muazzam olsa da kurgu konusunda biraz tereddütte kaldım. Sanırım Ebru karakterinin sürekli sosyal statüyü öne çıkarması ve kibri beni biraz yordu. Kitabı sevmediğimi söylemesem de diğer kitapları kadar beğendiğimi söyleyemem.
Gelelim Konusuna;
“Ebru uzun zamandır hayatında olan ve aşık olduğu sevgilisine süpriz yapmaya gittiğinde yolda kaybolur. Yanında yabancı bir adamla yazlığa vardığındaysa Yakub’un onu aldattığını görür. Sonrasında ise kafasını dağıtmak için iki günü çeşmede ona yardımcı olan adam ile geçirir. Selim onun gözünde kariyer anlamında ne kadar yetersiz olsa da çekiciliği bi o kadar fazladır. O haftasonundan sonra ise Ebru bu adamla uyumsuz olduğu için bir daha görüşmemeye kararlıdır. Altı ay sonra bir araya geldiklerinde ise Ebru kusursuz olduğunu düşündüğü bir plan yapar. Neler olacak? Ebru’nun Selim’e karşı hisleri basit bir çekimden mi ibaret? Peki ya Selim? Ebru’nun planı ne? Sosyal statü gerçekten bu kadar önemli mi? Bu süreçte neler yaşanacak? Öğrenmek isteyenlere keyifli okumalar dilerim…”
Kusursuz PlanFatih Murat Arsal · Ephesus Yayınları · 2018692 okunma