Herkes kendi iyiliğinde kavruluyor ve kendi iyiliği ne yazık ki herkes için iyi olan demek olmuyor aklığı ya grileşiyor yada katrandan beter kararıyor paklığına gelince hepsi bir bir ‘ tecrübe ‘ ile olabildiğince sabitleşiyor en nihayetinde insan olmak yaşamış olmak kimsenin ızdırabı ile huşu bulmadan insanı insan kılıyor…
Bir zamanlar çocukların belli bir yaşa gelince götürüldüğünü, yerlerine yetişkin insanlar getirildiğini düşünürdüm. Yani büyümek denen şeyin öyle birdenbire gerçekleştiğini.
her insan öldürür gene de sevdiğini
bu böyle bilinsin herkes tarafından,
kiminin ters bakışından gelir ölüm,
kiminin iltifatından,
korkağın öpücüğünden,
cesurun kılıcından!
kimisi aşkını gençlikte öldürür,
yaşını başını almışken kimi;
biri şehvetin elleriyle boğazlar,
birinin altındır elleri,
yumuşak kalpli bıçak kullanır
çünkü ceset soğur hemen.
kimi pek az sever, kimi derinden,
biri müşteridir, diğeri satıcı;
kimi vardır, gözyaşlarıyla bitirir işi,
kiminden ne bir ah, ne bir figan:
çünkü her insan öldürür sevdiğini,
gene de ölmez insan.
"Yazar ölmek istediğinde romanında birileri kendini asar aynı sebeplerden."
"Değil mi albayım? Allah belanı versin Hikmet! Peki albayım."
"Beni hemen anlamalısın, çünkü ben kitap değilim,çünkü ben öldükten sonra kimse beni okuyamaz,yaşarken anlaşılmaya mecburum"... :)))