Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Nehar
Nehar
@Hikan
Eğitimci- yazar
öğretmen
792 okur puanı
Nisan 2022 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
28 Şubat darbe dönemlerinin yaşandığı yıllar. Başörtülü çalışan doktor, öğretmen hemşire ve memurların anayasada olmayan bir yasakla ekmeklerinden edildiği büyük zulüm dönemi. İslam dinin ve Müslümanlara tahammülsüzlüğün zirve noktasını bulduğu yıllar... Her inanca gösterilen saygının zerresinin İslam'a ve müntesiplerine gosterilmediği
Oh my God! diye ünlememek mümkün değil!Soluğum kesilerek okusam da arada bir Türkce çeviri sıkıntı yaratıyor gibi geliyordu. Poe, düşsel imgelemlerle yazdığı bu şiirlerle lahuti bir aleme kapı aralıyor. Gizem, puslu anlatımlar sizin de hayal gücünüzü harekete geçiriyor. Dünya düş'ünde yaşıyoruz hepimiz. Tüm bu gerçeklik düş! Ölünce uyanılacak olduğumuzu ölümü resmettiği şiirinde bir kez daha hissettim. Bu şiirler okunmalı. Keşke dedim bu şiirleri şerh ederek bir kitap yazılsa. Çünkü çok sembolik ifadeler, imgelemeler var. Yine de elinizden bırakmadan okumak istiyorsunuz. Şiir sevenlere tavsiye edilir.
Doğrusunu isterseniz beklediğim gibi bir kitap olmadı. Korku türü olmasına rağmen hiç korkutmadı. Neyse kısa keseyim. Beklentimi karşılamadığı gibi boşuna vakit kaybı oldu. Yazarın Ctulhunun çağrısı kitabına başlayacagım ama araya başka bir kitap koysam iyi olacak.
Okur Takip Önerileri
Bu kitap bende tam manasıyla şok etkisi yarattı! Maalesef anlasılır oluşu ile değil. Çevirisinin çok kötü olması, cümlelerin anlaşılır olmaktan çıkarmış. Şahsen İbn-Arabiyi anlamak istifade etmek istemiştim. Fakat kafamda birçok soru işareti bırakması, Kur'an ayetlerini çok uç noktalarda yoruma tabi tutması anlaşılmaz hale getirmiş. Yine de
Tam da Filistin'de İsrail'in katliamlarına denk gelen bu kitabı okulda masanın üzerinde görmüştüm. Bir Yahudi'nin kitabı olduğunu anlayınca okumayayım diye düşünmüştüm . Ama sayfalarını inceleyince çok ilginç olduğunu fark ettim. Her ne kadar yaşadıklarımız Yahudilere bakışımızı fazlasıyla değiştiriyor olsa da -ki bunun olması
Farklı coğrafyalardan yazarların eserleriyle tanışmak, o dünyalarda yaşanan ayrımcılık, ötekileştirme, sömürgecilik, aile kavramından haberdar olmak, insan gerçeğiyle yüzyüze getiriyor ve son noktaya getirip bırakıyor: insan her yerde aynı insan. Günahlarıyla, kibriyle, seçkincilik tutkusuyla yaptığı zulümler hep aynı. İyi insanın özellikleri de kötü insanın özellikleri gibi dünyanın her yerinde aynı. Çünkü fıtrat aynı. Ancak Jamaica Kincaid siyahi insanlar ile beyaz insan melezlerinin yaşantılarına farklı bir ışık tutuyor. İnsanı derinden sarsıyor. Hayret, şaşkınlık ve acı içinde keşke bunlara benzer veya aynı şeyler yaşanmamış olsaydı diyesiniz geliyor. Ancak acı ve sert gerçeklikler edebiyatın naif dokunuşuyla bile yumuşatılamıyor. Sarsıcı bir kitap. Okurken bir yandan bitmesini istemiyorsunuz, bir yandan da bu donuk, soğuk, nefret hissizlesmiş insanı nereye getirecek diye bir an önce bitsin diyorsunuz. Okumak için kitap arayanlara tavsiye edilir. Yalnız sol bir kroşe yemiş gibi hissetmeye de hazırlıklı olun.
İtalo Calvino'nun hayal aleminde kurduğu şehirler
Kurmaca bir metnin nasıl yazılacağına dair İtalo Calvino'nun bu kitabı uygulamalı dersler veriyor adeta. Marco Polo'nun Uzakdoğu'ya seyahatinden esinlenerek, Büyük Moğol hükümdarı Kubilay Han ile sohbetleri, gezdiği gördüğü şehirleri anlatması, uçsuz bucaksız bir imparatorluğun içinde her biri bir kadın adıyla isimlendirilmiş hayal mahsulü adı üstünde kurmaca şehirler anlatılıyor. Meraklısına oldukça ilginç bir dünyanın kapısını aralıyor; kurmaca metin dünyası... Yazmaya meraklı olanların mutlaka okuması gereken bir eser.
İtalo Calvino, Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu eserinde müthiş bir kurmaca roman yazmış. Okuru etkisi altına alıp oradan oraya savuran bir olay örgüsü kurmuş. Karakterleri binbir çeşit yoğuruyor şekillendiriyor. Bunu yaparken aslında bir kurmaca yazar namzedine, nasıl bir kurmaca roman yazabileceğinin tüyolarını veriyor.
Her biri bir roman açılış cümlesi olan on cümle aslında tek bir paragraf:
"Bir kış gecesi eğer bir yolcu; Malbork kasabasının dışında, sarp yamaçtan sarkarken, rüzgardan ve baş dönmesinden korkmadan gölgenin yoğunlaştığı aşağıya bakarak birbirine bağlanan çizgilerin ağında, birbiriyle kesişen çizgiler ağında ay ışığıyla aydınlanan yapraklardan halının üstünde, boş bir mezarın çevresinde "Oracıkta sonunu bekleyen öykü hangisi?" diye, öyküyü dinleme sabırsızlığı içinde sorarsa." Diye başlayan bir kurgu jn nasıl dallanıp budaklanarak romana dönüştüğünü, bir cinayet dişinin ortalığı nasıl kapladığını, kadın ve erkek okurun birbirinden bağımsız gibi görünen roman parçalarının ardından nasıl koşturduğunu, en sonunda kurmacağı yazanın kendi imgesini nasıl çoğalttığını ilgiyle, merakla ve derin bir hayretle okuyacak ve yazarı takdir edip tüm kitaplarını almak üzere harekete geçeceksiniz. Abartmıyorum, özellikle yazar olma yolunda yürüyenlerin kurmaca nasıl yazılır sorusunun cevabını uygulamalı örnekli öğreneceği bir roman bu. İtalo Calvino kesinlikle tüm eserleri okunması gereken bir yazar. Hararetle tavsiye ederim. Ben öyle yaptım. Sırada Görünmez kentler kitabı var.
İlber Ortaylı hocamızın Osmanlı tarihi üzerine oldukça akıcı ve özet bilgileri verdiği bu kitabı, tüm lise ve üniversite öğrencisi arkadaşların okumasını dilerim. İlber Ortaylı hocamız, "Halka mal olacak bir popüler edebiyat, bir tarih edebiyatı lazımdır." diyerek işin ciddiyetine dikkat çekiyor.
En çok içimin cızz ettiği nokta ise "Bugün Osmanlıların fethettiği Arap dünyasında ne olup bittiğini Fransa'da ve hatta Rusya'daki tarih talebesi okuyup biliyor ama üniversiteli Türkler bilmiyor."cümlesini yazdığı yer oldu.
Sahi bizler Osmanlı'nın mirasçıları neden hâlâ redd-i tarih ediyor ve bırakılan mirasa sahip çıkmıyoruz? Durumumuz bu yüzden içler acısı. Geçmişini bilmeyen ve önemsemeyen bugününü bilinçli yaşayamayacağı gibi geleceğini de gelecek nesilleri için tesis edemez. Umarım bu yanlışlarımızdan geri döner ve tarih ilmiyle olmadı gerektiği gibi ilgilenmeye başlarız.
Umberto Eco'nun bu kitabı daha çok kurmaca edebiyat eserlerini yazmak isteyenler için bir farkındalık yaratan yol gösterici bir özellikte. Yazarların kurmaca eserlerini yaratırken gerçeklikten nasıl yararlandıkları kadar, kurmacanın hayali karakter ve olaylarını, okurunu ikna ve inandırıcı bir tarzda nasıl kurguladığına dair önemli eser ve yazarlardan örnekler vererek anlatıyor. . Kurmacanın insanı nasıl büyük bir büyü imişçesine okuru etkilediğini çarpıcı açıklamalarla anlatıyor. Meraklısına oldukça ufuk açıcı. Özellikle yazmaya devam edenlerin okuması gereken bir kitap
S. Zweig'in diğer tüm hikayeleri gibi bu kitabı da çok güzeldi. Genç bir delikanlı olan Berger, büyük şehir, metropol tecrübesini geçireceği Viyana'ya gelişi, okul adapte olmaya çalışması, yeni arkadaşlar edinmeye çalışıp bir türlü samimi ve gerçek dostluklar kuramayan naif bir gencin yalnızlığın pencesindeki kısa hayatı ve hastalıkla gelen sonu etkileyici bir şekilde anlatılmış. Köyünü, ailesini kızkardesini ve sevgi dolu içten duygularla bağlı olduklarına duyduğu özlem göz yaşartıcı. Spoiler vermeden diyelim ki okuyun güzel bir kitap.
Osho'nun okuduğum ilk kitabı. İlk sayfalar çok fazla ilgimi çekmedi hatta yarım bırakmayı düşündüm. Bu yüzden devam ettim ve alıntı yaptığım yerlerde dikkate değer düşüncelerini gördüm. Ancak kimi yerlerde tırlatmış diyebileceğiniz şeyden de bahsetmiş. Mesela "tanrı bir nesne değil, bir yaratılıştır. Ve sadece yaratanlar onu bulabilir"cümlesi gibi. Yaratıcı insanların tanrıyı kendilerinin yarattığı düşüncesini işliyor. Oysaki Yaratıcı biz Allah deriz bir başkası başka bir isim verir kendi başına vardır. Allah dilemeseydi insan dileyemezdi. Tabiri caizse Allah istediği için insan da istiyor. Yani hersey Allah vergisi ve lütfu. Ayrıca müzik konusunda Müslümanlara haksızlık etmiş. Sadece Hindistan'da Babürlerin son hukumdarı Alemgirsah'ın bağnaz tutumunu bütün müslümanlara yayması hiç hakkaniyetli değil. Önyargilarını faş etmiş bir yönüyle. Arastırsa idi Farabi gibi bir müzik dehasının Müslümanlar arasından çıktığını ve müziğe ne kadar emek verdiğini bilirdi. Klasik Türk müziği, İran , Hint, Kürt miziklerinin de varlığını bilirdi. İslam'ın müziğin kendisine ve icrasına karşı olmadığını sadece müziğin insan üzerindeki etkisinin kötüye kullanılmasının hoş görülmediğini de oğrenirdi. Nitekim rock roll, havy metal gibi müzik türleri insanı insanlığından bile çıkaran bir etkiye sahip. Ha isteyen dinlesin ama İslam'ın müziği yasakladığı gibi abuk sabuk bir iddiayla gelmesin. Sanki İslam alemi yuzyillardir tek bir tını, tek bir nağme duymamış dinlememiş gibi konuşmasın rica ederim! İsterse bu Osho olsun!
Türk klasiklerinin keyfine tekrar varmak harika! Müthiş bir öç alma hikayesi, ilginç kişiler ve katman katman açılan sır perdesi heyecanlandırıp meraklandıran bir macera, kitabı elinizden bıraktırmıyor! Ahmet Mithat Efendi ustalığını kurguda ve olay örgüsünü birbirine bağlarken gösterirken, zamanının teknolojik gelişmelerinden de yararlanıyor. Aynı zamanda umutsuz ve güçlü bir askın intikam hikayesi sizi kendinizden geçirtiyor. Ah! Allah kara sevdaya kapılanlara yardım etsin diye dua etmekten geri duramıyorsunuz.Kesinlikle okuyun. Büyük bir keyif sizi bekliyor.
Beni duygulandırıp ağlatan bir kitap olacagını hiç düşünmemistim. Bilmiyorum, belki Gazze'de ölen çocukları hep düşündüğümdendi bu hassasiyetim. Çocuk safiyetini çok naif anlatan bu kısa hikaye aslında çok daha fazla anlam içeriyor. Ve evet, gerçekten gözler görmez hakikatleri, ancak kalpler görür. Tabii kalbiniz ölmemişse... Eğer sadece kan pompalayan bir alete dönüşmüşse, o kalp hiç bir şeyi hissetmez ki gõrsün. Küçük prens okunmaya değer. Sadece farklı bir ceviriden de okumak isteğim var. Belki de hissettiğim o içerik yoğunluğundandır.
İlk kez okuduğum bir yazar oldu Nezihe Meriç. Buna rağmen hikayeleri alıp götürdü uzakta bir yerlere. Öylesine yüreğe dokunuyor, kimi yerde isyanlara teşvik ediyor. Yine de özellikle kadınların kendi iç özgürlüklerini kazanmalarına yönelik söylemleri, cesaretli çıkışları insanı şaşırtan sonlara getirip bırakıyor. Tıpkı hayatın çetrefilli yolları gibi bir seyir izliyor hikayelerin olay örgüsü. Faili meçhuller karışıyor zaman zaman, sonra birden aydınlanıveriyor ortalık sanki ve okuru kendi özgün yargısıyla başbaşa bırakıyor. İnsanın yaşarken girdiği suskunlukları, acıları, alışamamaları, özlem ve hasretleriyle, yaptığı hatalar ve günahkarlıklarıyla insan yanını çok iyi gözlemlediği ve yetkin bir anlatımla eserlerine yansıttığını bizzat müşahede ediyorsunuz. İnsanlar ve karmaşık yaşamlarına bir anlığına bir projeksiyon tutup, işte insan dercesine yalın bir anlatım, sürükleyici, bazen kafa karıştırıcı hikayeler. Okumak isteyenler geç kalmasın.
